Güney Afrika'dan haber var

Cüneyt Göksu

Blog: Serbest Kürsü

İş seyahati için Güney Afrika'nın Johannesburg şehrine gitmiştim. Kaldığım günler boyunca Johannesburg'da ki öğrenci hareketlerinin, üniversite boykotlarının ve protestoların günlük hayatı nasıl etkilediği, sürekli yerel haberlerin birinci sırasında yer alıyordu ve ister istemez 'neler oluyor burada' diye insanı araştırmaya öğrenmeye yönlendiriyordu. Üstelik işe gidip gelirken sürekli yapılan güvenlik uyarıları, yolların kapatılması, kahve molalarında yapılan yoğun tartışmalar ister istemez bu yazıyı yazdırdı.

Her şey yaklaşık bir yıl önce başlamış. Güney Afrika'da ki devlet üniversitelerinde harçların artmasına yönelik protestolar yerini, devlet üniversitelerinin tamamen ücretsiz olması talebine bırakmış. Cape Town dahil birçok şehirde boykotlar ilan edilmiş, üniversiteler kapatılmış, sokaklar ve kampüsler öğrencilere devrolmuş. Ön saflarda sürekli siyah gençler var. Apartheid rejimi geride kalsa da, yaptığı tahribat yüzünden genellikle yoksul ve siyah öğrencilerin gittiği devlet üniversiteleri paralı ve ücret ödemek istemiyor bu gençler. 

Polisin tepkisi, Haziran Direnişi'nden az değil!. 

Yakından sıkılan plastik mermilerin çıkardığı gözler, 500 öğrencinin tutuklanması, saçlarından sürüklenen kız öğrenciler, vb...

Beyaz polis müdürleri ön saflarda, tavizsiz karşı koyan direnen  öğrencileri, 2012'deki maden grevinde polislerin öldürdüğü otuzdört işçinin rövanşını almaya  çalışanlar olarak topluma sunup taraftar toplamaya çalışıyor.

Televizyonda tartışan öğrenci liderlerinden biri, polis  şeflerini katliamla suçlarken, polis şefleri öğrencileri 'ücretsiz eğitim talebi' adı altında toplum düzenini bozmakla suçluyorlar. Bir diğer öğrenci lideri Mlandu, ülkenin en kötü hapisanesi, üstelik Mandela'nın yıllarca tutuulduğu, Pollsmoor hapisanesine gönderiliyor.

Bir diğer taraftan Sohbet ettiğim insanların bir bölümü, özellikle beyaz olanlar, protestoları haklı  bulduklarını söylemekle beraber, kendi çoçuklarının özel üniversiteye gitmelerinden dolayı pek de suya sabuna dokunmuyorlar, çocuklarının karışmasını hiç de istemiyorlar. Onlara göre okumanın da bir maaliyeti var ve bu ödenmeli! Ama şunu unutuyorlar, 1800'lerden beri nesiller boyu köleleştirilen insanlar kaç nesille bu bedeli ödediler 

Güney Afrika, sosyalizmle yönetilmiyor, oraya doğru evrilmesi de pek mümkün gözükmüyor. Sınıfsal farkındalık ve talepler yerine, yıllardır bitmeyen ve belki de bitmeyecek siyah/beyaz çekişmesinde sürekli ezilen siyahların ücretsiz eğitim gibi çok da geçerli tutarlı talepleri, 'maaliyetler, kaynak yetersizliği' gibi alışılmış bildik gerekçelerle yoksayılıyor. 

Kapitalizm budur. Sana verilenle  yetinmeyip, ücretsiz eğitim, ücretsiz sağlık gibi insanca taleplerin olursa, hele de daha hayatın başında bu insanca ihtiyaçlarını ısrarla talep edersen, boykota gidersen, çevreni örgütlersen Kapitalizm insanın aklını alır, talep edenleri bir avuç çapulcu olarak tarifler, hapse atar.

2013 Haziran'ın da ölen ve öldürenle, Güney Afrika'da olanların özü bir. Daha fazla özgürlük, hak, insanca yaşam ve temsil istersen, Kapitalizm seni yok etmek, sesini kısmak ve sindirmek için her şeyi kullanır.