İki büyük sonuç

Can Ketenci

Blog: Serbest Kürsü

“Her şeyin suçlusu AKP iktidarı mı?” Sanırım birçok kişi bu soruya muhatap oldu. Hatta biraz daha alaycı bir tavırla “sizde her şeyi politikleştiriyorsunuz ya!” cümlesi de karşınıza çıkmış olabilir. Neden politikti, neden katil bu düzen? “ oysa bir ya da birkaç sapık katil çıkıp cinayet işlemiştir” Midir?

Senelerdir gericileşmeye dair birçok şey söylendi, yazıldı, çizildi. Çoğu zaman sanıldı ki; bir sabah uyandığımızda çember sakalımız olacak, dolabımızdan cübbemizi ve sarığımızı alıp sokağa çıkacağız. Eşimiz veya eşlerimiz en az iki adım arkamızdan çarşaf içerisinde başı öne eğik, yüzü peçeli yürüyecek. Bu yüzden her sabah koşarak ayna karşısına geçip “iyi bari bugünde çember sakalım yok laikliği bugün de kurtardık.” diye sevinenler gericileşmeyi, toplumsal çürümeyi fark edemediler. Özgürlükçülük peşinde koşup “Türbana özgürlük!” diye bağıran, “Bu bayan böyle giyinir, o bayan şöyle giyinir, giyinir…” diyen liberallerin katkısını da unutmamak gerekli. Hatırları kalır.

Esas soruya dönelim. Sen ülkeyi İslami faşizmle yönetilen bir diktatörlüğe çevirirsen toplumun psikolojisini alt üst edersin. Ülkede ki her cinayet özellikle de kadın cinayetleri bizzat iktidarın sorumluluğundadır. Sen esnafa polistir, askerdir dersen o esnaf gider gazeteciyi öldürür. Sen kadını toplumdan soyutlamaya kalkarsan, geriye itersen, değersizleştirirsen, tecavüzleri aklarsan birileri çıkar gencecik bir kadına tecavüz eder, öldürür. Sen ölüm işçinin fıtratında var dersen, patronlar her gün madenlerde, inşaatlarda, tersanelerde, fabrikalarda işçileri katleder. O işçilerin yakınları kader der susar. İşte bunun adı toplumsal çürümedir. Bunun adı gericileşmedir. Bunun adı dindar nesil, dindar toplumdur.

Ancak ülkede bir yanda bu kadar yoğun bir çürüme varken, bu çürümeye var gücüyle direnenlerde yok değil. Liselerde ve üniversitelerde öğrenciler teslim alınamayacaklarını her fırsatta dile getiriyorlar. 13 Şubat’ta dev bir boykot yapılarak bu gerici, yobaz sisteme meydan okundu. Bu ülkenin ilerici damarı çok güçlü, kolay kolay yok edilebilecek gibi değil. Bu artık herkesin malumu. AKP iktidarı da bunun ve bu damarın kendi sonu olabileceğinin farkında. Ancak buna karşın kendi gerici gücünü özellikle besliyor. Bir yandan başbakan çıkıp Özgecan için üzüntüsünü dile getirirken, hükümetin gayrı resmi yayın kurumları ve yandaşları AKP tabanına bu olayların sorumlusu laiklerdir mesajı veriyorlar. Bu Türkiye’nin fay hattında biriken enerjinin karşısında kendi güçlerini korumak için olan girdilerdir. Bir bakıma başarılıdır da. Yine de biriken enerji azımsanmayacak kadar büyük. Bunun korkusunu her gün yaşıyor diktatör ve yardakçıları.

Hesaplaşma çok büyük olacak. Bu büyük hesaplaşma iki büyük sonuç doğurabilir:

Ya Sosyalizm, Ya Barbarlık.