Toplumsal delilik

Bora Yaman

Blog: Serbest Kürsü

Koca bir ülkenin bir deli, bir kaçık, bir ruh hastası tarafından yönetildiği bu uzun yıllar tarih kitaplarında şaşkınlıkla okunacak. Bu cümleyi yazarken delilere ve ruh hastalarına haksızlık ettiğimin de farkındayım. Ancak durumu daha iyi anlatacak bir metafor da bulamıyorum. Akıldışılığı vurgulamak tüm amacım.

Nasıl oldu da koca bir ülke bu akıldışılığa bu kadar uzun süre dayanabildi. Toplumun bir bütün olarak sağlıklı bir refleks gösterdiği tek olay gezi olayıydı. Açık söyleyeyim gezi olayından sonra toplumun giderek artan bir biçimde bu akıldışılıkla hesaplaşacağını öngörüyordum. Bu öngörüm doğru çıkmadı. Toplum bu akıldışılıkla hesaplaşmaktansa giderek duyarsızlaştı. Sanki böylesine bir delilik tarafından yönetilmiyormuş gibi davranmaya başladı. Tayyip Erdoğan bugün başkanlığını ilan etse toplumda doğru düzgün bir tepki olacağını sanmıyorum. "Ne var zaten başkan gibiydi" diyecek milyonlar var.

Toplumun bu deliye gösterdiği şeyin "sağduyu" ya da "olgunluk" olduğunu düşünmek bile istemiyorum. Bunu da aynı ölçüde akıldışı bulurum.

Toplumun bütün AKP karşıtı kesimlerinin hala seçimlerden medet beklemesini de aynı ölçüde akıldışı buluyorum. Eğer halkın cahilse seçimlerden medet beklemeyeceksin. Geride kalan 15 yıl hiçbir şey öğretmediyse bile bunu öğretmiş olmalıydı bize. Solcuysan halk goygoyculuğu yapmayacaksın, devrimci olacaksın. Bu ülkede halk goygoyculuğunun sonu AKP düzenidir. Bu kadar net.

Son günlerde özellikle belirli kesimlerde sıklıkla şu vurgunun bilinçli olarak yapıldığını görüyorum. AKP İktidarı döneminde yaşanan bütün “akıldışılığı”, Recep Tayyip Erdoğan’ın bireysel patolojisi, tek adamlık ve diktatörlük hevesleriyle ilişkilendirmek.  Bütün yaşananlardan RTE‘yi sorumlu tutup, diğer sorumluları temize çekmek.

Bu delinin arkasında 15 yıldır ve hala büyük bir toplumsal destek yokmuş gibi, sağlı sollu liberaller bu diktatoryanın oluşmasında büyük bir destek vermemiş gibi, meclisteki partiler halk isyanı sırasında deliliğin ipini çekmekten imtina etmemiş gibi.

Ne güzel. 15 yıl boyunca bir deliyi destekle, onun cahil kitlelerini karşına almaktan kaçın, onların batıl inançlarına saygı duy, deliyle müzakerelere otur, onun 90 yıllık cumhuriyetin bütün aydınlanmacı-ilerici değerlerini ayakları altına alıp ezmesini seyret, coş. Sonra da tereyağından kıl çeker gibi kendini bu kötülüğün oluşmasında hiçbir payın yokmuş gibi çek.

Akıldışılık ve delilik ülkeye bu neoliberal islamcıların demokrasi getireceğine inanmaktı. Bunların peşine takılmaktı. Bunları açık ya da gizli desteklemekti.  Şimdi bakıyorum bu delilikten kendini soyutlayıveren aynı tayfa başka bir partinin saflarına katılmış. Hayırlı olsun. Bunlar her devirde kendilerini aklarlar. Yüzsüzdürler. Şimdi de bu parti ile demokrasiye koşuyorlar.

Seçime giderken atılan yalanlara, yapılan şirinliklere inanmayın. Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz. Bu düzen partilerinin hepsi, seçim biter bitmez AKP ile ya da birbirleri ile pazarlık masalarına oturup iktidar paylaşacaklar.

Bizse bırakın bu şirin restorasyon projelerini, bu düzeni kökünden sıfırlayalım diyoruz.