Müthiş ikili: Maden ve baraj / Altın ve su

Arzu Kır

Blog: Serbest Kürsü

Günlerdir sosyal medya, Çanakkale'nin içme suyu kaynağı Atikhisar Barajı'nın beslenme havzasında yer alan Kirazlı bölgesinde,  "1 Milyar Dolarlık Yatırım" yapan, Alamas GOLD iştiraki Doğu Biga Madencilik adına altın işletme ruhsatı verildiği haberleriyle çalkalanıyor. 18 Temmuz'da, Kazdağları Kardeşliği tarafından çağrısı yapılan, bölgedeki STÖ ve TKP'nin de katıldığı bir miting bile yapıldı. Şimdi, yurtseverler nöbetteler. Kazdağları Kardeşliği grubu ve eylemlere de katılan Belediye yönetiminin çabasıyla olsa gerek, CHP'li ve HDP'li milletvekillerinin gündemine, onlar sayesinde de kamuoyunun gündemine taşınmış bulunuyor. Örgütlü mücadelenin gücü...

ÇED raporu ve ruhsat iptali için davacı olma hakkını da kullanmış olmalılar. Zira, sermayenin silahını ele geçirip onlara karşı kullanmak, hak arayışı meşrudur.

Bu yazıyı yazmaya oturmuşken, bir haber daha düştü medyaya. Artıgercek.com'da, 27 Temmuz 2019'da yayımlanan "Munzur Dağları'nın tamamı maden sahası ilan edildi" haberi.

Sovyetler Birliği'nin 2.Emperyalist Savaşı bitiren, Nazi işgaline son veren Anayurt Zaferi'nin hemen ardından, 24 Ekim 1945 yılında, Birleşmiş Milletler Cemiyeti kuruldu. BM tarafından, 10 Aralık 1948 tarihinde, Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi kabul edildi. Sovyetlerin çözülüşüyle birlikte -kullanılmadığı, bilinçli bir unutulmaya terk edildiği için- kadük hale gelen Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi başlangıcında dile gelen; "İnsan haklarının dikkate alınmaması ve hor görülmesinin insanlık vicdanını isyana sevk eden barbarca eylemelere yol açtığına, korkudan ve yoksulluktan kurtulma özgürlüğü ile ifade ve inanç özgürlüğünden yararlanacak insanların yer alacağı bir dünyanın kurulmasının insanlığın en yüksek amacı olarak ilan edilmiş bulunduğuna, İnsanın zulüm ve baskıya karşı son çare olarak direnmeye zorunlu kalmaması için, insan haklarının hukukun üstünlüğü yoluyla korunmasının zorunluluk" olduğu, sermayenin iktidarına ve yargıçlarına hatırlatılmalı.

Mitolojinin İDA'sı, aynı Kazdağları' nın eteklerinde kurulu (Balıkesir) Burhaniye ilçesinde, Burhaniye, Gömeç ve Şahinler Ovasını sulama bahanesiyle, kimseler duymadan,  sessiz sedasız, yaklaşık iki yıldır Reşitköy Barajı inşası, devam ediyor. Reşitköy Barajı, DSİ 25.Bölge Müd.' nün Küçükkuyu-Dikili arasında, Körfez' in tamamında ekolojik dengeyi, tarımsal üretimi, ürün çeşitliliğini, endemik türleri ve yaşam alanlarını, insan sağlığını doğrudan etkilecek, "Su Temini" amacıyla 9 adet baraj projesinden sadece biri!

İlki, Havran Barajı, yapılmış! Yarasalar, bir kısmı su altında kalan yaşam alanlarını, mağaraları diğer sahipleriyle birlikte terk etmişler. Yarasaların beslenme kaynağı zararlılarının popülasyonlarındaki artış, zeytinlerdeki verimi düşürmüş...

Isı değişiklikleri Kozak Yaylasını ve Çam fıstığı üretimini vurmuş, bölgenin en zengin dağ köyleri, yoksullaşmış. Duyan, söyleyen olmamış!

Şimdi sıra ikincisinde! Oysa, proje alanında altı ay sıcak ve kurak, altı ay bol yağışlı iklim (ve birinci derecede deprem) kuşağında, tarımsal etkinliğin konusu arpa buğday, zeytin, sebze ve meyve yetiştiriciliği, endemik ve diğer bitki ve hayvan türleri gibi  binlerce yıldır varlığını sürdürüyor. Yeraltı ve yerüstü suları açısından zengin Kazdağları'nın, tepelerinde binlerce maden ruhsatları dağıtılıyor. Eteklerinde, bütün coşkusuyla denize koşarken, düz ovada yavaşlayan, denize kavuştuğu yerde, bağrında yaşattığı türlerle dinginliğe erişen akarsuların üzerinde, sulak alanları kurutacak, verimli, alüvyal tarım arazilerini, zetinliklikler ve ormanları yutacak,  (kime olduğunu örten soylemle) "su temini" için barajlar yapılması planlanıyor. Yetmiyor, altın madenleri için siyanürlü atık havuzları da bu akarsuların beslenme alanına kuruluyor. Yoksa, altın madenlerine mi, "Su Temin" edilecek? Hiç şüphesiz!

REŞİTKÖY BARAJI TAHTACI KÖYÜNÜ DE YUTACAK!

Burhaniye, Gömeç ve Şahinler ovalarını sulama bahanesiyle yapımı planlanan Reşitköy barajı, Karınca Deresi üzerine kurulacak. Karınca deresinin tarlaları, zeytinlikleri sulayıp, evlerinin etrafından dolaştığı Tahtacı köyünü de yutacak tabii. Dere, Burhaniye ovasına indiğinde, kütle çekim yasası gereğince debisi düşüyor, alüvyonlarını bırakarak denize ulaşıyor. Suyu öyle azalıyor ki, çoğunlukla yaz aylarında denize kavuşamadan alüvyonların kucağında dinlenmeye çekiliyor, baharı bekliyor.

'ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARI VERMİŞKEN, KARADERE ÜZERİNE SİYANÜR HAVUZU YAPILDI'

Hal böyle olunca, Karadere' nin daha yüksekten aktığı yerlerde, Bahadınlı Regülatörü ile Karınca deresine bağlanması zorunlu hale geliyor! En uzun ömürlü baraj, akarsuyun en coşkulu olduğu, en az alüvyon bırakarak aktığı yerde kurulur; akarsu canlılarının yaşamı için yeterli miktar suyun akışı sağlanarak, baraj gövdesi içinde toplanır su. Parantezi kapatıp, konuya dönelim. Tam da Reşitköy Barajı inşası, sulama amacıyla bile olsa, cevre ve insan sağlığı açısından ciddi sonuçları olacağından, Mart 2015 tarihli Projesi Valilik Onayına sunulduğu tarihte, yürürlükte olan 2014 tarihli Çevre Yönetmeliği (Ek.1,  m.4) açık hükmüne rağmen, Valiliğin "ÇED Gerekli Değildir" Kararının iptali için yargıya* taşındığı sırada, Karadere üzerine siyanür havuzu, yapılıverdi. Olmaz, demeyin. Oldu. Proje konusu barajların inşa amacı "Su Temini" değil miydi?

DSİ' nin, "Küçükkuyu-Dikili Sahil Şeridi Su Temini Projesi" kapsamında, Reşitköy Barajının "3.Derecede Doğal SİT alanında kalmasının", yine DSİ, 14.05.2014/3089 Sayılı yazısında, "sakınca bulunmadığı" gibi, sulama barajının kurulacağı Dere'ye bağlanacak olan Karadere' nin dibine, üreticinin gözleri önünde "siyanür havuzu" nun da sakıncalı bulunmadığı anlaşılıyor! Neden diye sorarsanız, cevap : Projeciler, ihaleciler ve madenciler,  "elemeği, göznuru", (28 Ekim 2017 Tarihli RG' de yayımlanarak yürürlüğe giren) İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmelik'e dayanarak, maden işletmelerinin baraj gölüne, "mutlak 300" ve "kısa 700" metre mesafe uzaklığı yeterli görmüşler! Eh öyleyse, her iki baraj gölüne kilometrelerce uzaktaki Kirazlı'ya Altın madeni, Karadere' ye siyanür havuzu kurulabilir! Tepelerinde madenler, eteklerinde barajlar... Maden ve baraj, altın ve su...

Unutmadan, toplumsal  mülkiyetin değil özel servetin konusu madenlerin olduğu yerde barajlar, altının olduğu yerde su, canlı organizmalar ve türler  için yaşam kaynağı değil, varoluşuna yönelik tehdit haline gelmekte.

'KAZDAĞLAR'INDA YAŞAM ALTINDAN DEĞERLİDİR, REŞİTKÖY BARAJI'NI İSTEMİYORUZ'

Öyleyse, bize de dilimiz döndüğünce, Sovyetler Birliği zamanında kurulan Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi'nde yer bulan, gücünü yaşam hakkının öznesi, üretici, emekçi milyonların haklı öfkesinden alan, direnme hakkını kullanmaya çağırmak düşüyor. Kazdağları'nda yaşam altından değerlidir. Yasaları yapanlar, çok uluslu şirketlerlere tarlaları, meraları, ormanları, madenleri, akarsuları  milyon dolara, ruhsatla satanlarsa, üretenler de kendi yasalarını yapmak zorundadır. Sormasalar da söyleyeceğiz: "Kazdağlar'ında yaşam altından değerlidir", Reşitköy Barajı'nı istemiyoruz...

 

* Balıkesir 1 İdare Mahkemesi 2018/1536 E, 2018/1732 KS.Dava dosyası(An itibariyle, Danıştay İdari Davalar Genel Kurulu' na gönderilmiştir.)