Genç Karl Marx filmi ve küstahlığımızın tarihsel kaynağı

Tevfik Taş

Blog: Kent Kültür Sanat

Ormanda ağaç parçaları toplayan yoksulların üzerine atlı polislerin acımasızca saldırma sahnesi ile başlayan Genç Karl Marx (Der Junge Karl Marx) filmi, 67. Berlin Film Festivali'nde prömiyerini yaptıktan sonra, 2 Mart'tan itibaren Alman izleyici ile buluştu.

Filmde Karl Marx'ı August Diehl, Friedrich Engels'i Stefan Konarske, Jenny von Vestfalya'yı Vicky Krieps canlandırıyor.

Genç Karl Marx filmi, Marx'ın yaşamını merkeze alan 1843 – 1848 yıllarını konu edinirken Almanya, Fransa ve Belçika'da Almanca, Fransızca ve İngilizce olarak üç dilli çekildi. 

Yönetmenliğini Haiti doğumlu Raoul Peck'in yaptığı filmin senaryosu Fransız Pascal Bonitzer ve Raoul Peck'e ait.

ABD ve Fransa dışında Berlin Film Akademisi DFFB'de de sinemacılık eğitimi alan Raoul Pech, sinemacılık kariyerine Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin ilk siyah başbakanı Patrice E. Lumumba'nın ABD destekli cunta tarafından 1961'de öldürülmesini konu edinen, 1992 yapımı ''Lumumba – Peygamberlerin Ölümü'' belgesel filmi ile adım attı. Raoul Peck'in belgesel film üretiminin en son örneği  67. Berlin Film Festivali'nde Oscar'a aday gösterilen ''I Am Not Your Negro''.

Ren Gazetesi'nde dönemin ''Orman Odun Hırsızlığı Yasası''nı kıyasıya eleştirip, yazıları sansüre uğrayan Marx, kabus içinde uyanır. Prusya İmparatorluğu aleyhine eleştirilerini daha da keskinleştirir ve sonuçta ülkeyi terk etmek zorunda kalır. 

Sözü geçen makalede henüz Marksist olmamış genç Marx, mevcut yasalar ile halkın yaşantısı arasındaki çelişkiye odaklanır. Halkın sefaletini hümanist bir çığlıkla okur. Henüz ''sınıflı toplum'', ''üretim ilişkileri'', ''üretim tarzı'' kavramlarına ulaşmış değildir. Gerçi film buralara odaklanmaz; filmin derdi, Marx'ın ''adalet'' arayışı ile kendi ufkunu sınırlar. Marx'ın bu ufka sığmayacağı her ne kadar ayan beyan olsa da...

ALTHUSSERCİ BÜYÜK HARFLİ 'GENÇ MARX' TERCİHİ

Her ikisi de Fransa'da yaşayan senaristlerin Althusser'in ''Genç Marx – Olgun Marx'' ayrımından ne derecede etkilendikleri pek bilinmese de, büyük harfli ''Genç Marx''ın ''olgun'' Marx'a karşı kurgulanmadığına dair elimizde pek de inandırıcı veri yoktur. Yapısalcı Althusser, Marx'ı ikiye ayırmış (yaşamının iki dönemine değil) ve bu iki Marx'tan da ''epistomolojik kopuş'' türetmişti. 

Raoul Peck – Pascal Bonitzer ikilisinin enteresan bir benzerlikle Marx'ın gençlik yıllarından Althusser'i çok çağrıştıran bir büyük harfli Genç Marx'ı ''Olgun Marx''a 'tercih' etme çabası sezilir  gibidir. Böyle olmasa, ''Geleneksel yaşlı ve sakallı devrimci ikon karikatürüne başvurmaktan kaçınmak istedim'' der miydi Peck?

Ayrıca, bir benzerlik de ele alınan tarihsel kesite ilişkindir: Althusser, büyük harfli Genç Marx'ını 1843 – 1846 arası için tasarlamıştı. Peck – Bonitzer de 1843 ile 1848'i filmin tarihsel mekânı olarak kurgulamışlar. Tesadüf olmadığı pek açık.

MARX VE ENGELS'İN EŞLERİ

Marx, uzun yoksulluk ve baskı yıllarının başladığı Paris'e gider. Proudhon'la tanışır. Bu arada Genç Hegelcilerden Buruno Kardeşler'i eleştiren çalışmasını Engels ile birlikte kaleme alır. ''Kutsal Aile ya da Eleştirel Eleştirinin Eleştirisi'' eserinin adını önerenin Jenny Marx olduğunu filmden öğreniyoruz. Muhtemeldir.

Aristokrat kökenli Jenny von Vestfalya'nın Marx üzerinde pek de bilinmeyen etkisi filmde uzun uzun betimleniyor. Benzer bir tasvir Engels'in ''hayat arkadaşı'' İrlandalı Mary Burns'ın Engels'in  ''işçi sınıfı''nı keşfetmesinde oynadığı rol gibi... Mary Burns'ın evlilik kurumuna dönük keskin eleştirisi de filmin ilgi çeken sahnelerinden birini oluşturuyor.

Ve az bunlar kadar filmde merkezi önem taşıyan Marx – Jenny – Engels'ten oluşan, deyim yerindeyse, 'gizli Merkez Komite' vurgusu da önemsenmeyi hak ediyor.

Yönetmen her ne kadar betimleyici olup avangart olandan imtina etmiş olmasına karşın, Alman – Fransız Yıllığı ve Arnold Ruge'li dönem kimi avangart ögeler taşımıyor da değil. Kısmen de olsa Bakunin; ve en önemlisi de Weitling ile olan ayrışma bu ögelerle yüklüdür: Bütün insanlar kardeş değildir; bütün işçiler kardeştir ve burjuvaziye karşı birleşmelidir..

ALMAN SİNEMA ELEŞTİRMENLERİ NE DİYOR?

Bundan dolayı olsa gerek, epd – sinema  eleştiriden Sascha Westphal, filmi ''ikonlar çağı''na atıf yaparak, Marx'ın ''küstah'' tiplemesine homurdanır.  Ve filmi, ''sosyalist gerçekçiliğin güncel versiyonu'' olmakla 'itham' etmekten kendini alamaz!

Liberal 'sol' taz gazetesinin sinema eleştirmeni Jenni Zylka, büyük harfli Genç Marx okumasına teşne, ''yalnızca akılla değil, yürekle de anlamak isteyenlere'' diye yorumluyor ve öneriyor filmi.

Muhafazakâr Frankfurter Allgemeine Zeitung'dan Peter Körte, filmi 'radikal' bulanlardan. ''Şayet başı üzerinde ters duran Hegel'i ayakları üzerine otuttuysa Marx, bu film de Marx'ı günümüz tartışmalarına dahil etmek şöyle dursun, müzeye gönderiyor'' diye yorumluyor.

Augusburger Allgemeine Zeitung'dan Andre Wesche de filmin mesajına tepki duyanlardan. ''Küstah devrimci Marx'' nitelemesini tercih eden Wesche, ''Sosyalizm 70 yıllık denemesi komünizmin başarısız olduğunu bize kanıtlamıştır. Oysa bu film bize 'hayır' diyor'' diyenlerden.

KÜSTAHLIĞIMIZIN TARİHSEL KAYNAĞI

Die Welt gazetesinden Alan Posener, Marx'ın işçi sınıfının tarihsel misyonu için nitelediği ''burjuvazinin mezar kazıcısı'' ifadesine kafayı takarken, ''Burjuvaziye bu nefret nereden geliyor?'' sorusunu filmin eleştirisinin başına yazıyor. 

Filmde Marx ve Engels ''çok içiyorlar''mış, ''çok gülüyorlar''mış, ''çok konuşuyorlar''mış...

Marx Feuerbach Üzerine Tezler'i sarhoş kafa ile ''hık, hık'' diye mi düşünmüşmüş. Alan Posener'e göre Genç Karl Marx filmi Sovyet propaganda üretimi olmanın pek de ötesine gitmiyormuş.

Alan Posener'den devam edelim: ''Beni eve götüren Iraklı taksi şöförü, '1,5 saat boyunca Karl Marx'ı izlemek sıkıcı olsa gerek' dedi'' diye aktardıktan sonra şöyle devam ediyor köşesinde: ''Komünizm 70 yıl boyunca değersiz olduğunu kanıtladı'' diye konuşturuyor adsız sansız gerici taksi şöförünü. Ayrıca, Marx çok ''küstah'' bir tiplemeymiş de.

Anti-komünist Iraklı taksi şöförüne çanak tutan Die Welt gazetecisine yanıtı bırakalım da bir başka taksi şöförü, Berlin'de çalışan Türkiye Komünist Partili Murat Alp versin: ''Stalin, işçi sınıfının burjuvaziye karşı tarihsel küstahlığıdır!''

Küstahlığımızın tarihsel kaynağı Karl Marx'ta. Genciyle, olgunuyla...

***

Genç Karl Marx, 5 – 6 Nisan tarihleri arasında 36.'sı gerçekleştirilecek İstanbul Film Festival'inde gösterime girecek. 

Engels'in Weitling'e verdiği yanıtı duymak için bile izlemeye değer.