'Turhan Selçuk Retrospektifi' sergisi üzerine: Solculaşma hikayelerimiz

Mehmet Yıldız

Blog: Kent Kültür Sanat

Bu yazı Turhan Selçuk’un, eserlerini ve Türkiye tarihine bıraktığı izleri gözler önüne seren YK Kültür Sanat’ın Beyoğlu binasındaki galeride yer alan “Turhan Selçuk Retrospektifi” sergisine değinmek için yazıldı. Ancak bu yazının yazılma ihtiyacı sergiyi gezerken hatırladığım bir konuyla alakalı, “solculaşma hikayelerimiz”.  İlk defa bu konuyu 2018 yılında Karaburun’da katıldığım bir konuşmada Endam Köybaşı’ndan dinlemiştim. Endam Köybaşı, Che, Fidel, Zehra Kosova gibi isimlerin solculaşma hikayelerini dinleyiciye aktarmış ve bu hikayelerdeki nüvelerin hem kendi solculaşma hikayalerimiz hem de toplumun dönüşümü için ne kadar önemli olduğuna değinmişti. Benim Turhan Selçuk sergisinden çıktığımda hissettiklerim hep bu hikayeler ve kendi hikayem ile ilgili.

‘ÜLKEMİZ POLİTİK MİZAHININ YARATICI KALEMLERİNDEN’

TKP siyasi bürosu Turhan Selçuk’un ölümü sonrası yayınladığı mesajında şöyle diyor, “Bir aydın kuşağı içinde önemli yeri olan, ülkemiz politik mizahının, politik düşüncesinin yaratıcı kalemlerinden…”.  Dostları ise Selçuk’un anti-emperyalist çizgisine işaret ediyor. Türkiye’nin anti-emperyalist aydın kuşağı bugün hala önemli, belki yeni bir kuşak yaratıldığı söylenemez ancak Türkiye devrim mücadelesi toplumsal meşruiyetinin bir dayanağını bu aydın kuşağına ve onların bu ülke topraklarındaki toplumsallıklarına dayıyor ve dayamaya devam edecek. Ve biz bir aydın kuşağı tespit ediyorsak bu ülke tarihinde, kuşkusuz ki bu aydınlarımızın Türkiye toplumu ile bir solculaşma hikayesi yazmış olmalarından dolayı. Ben de kendi solculaşma hikayem ile Türkiye’nin solculaşma hiyakesini yazan aydınlarının hikayelerinin bir parçası olarak hissediyorum, özellikle Turhan Selçuk’un yazdığı hikayenin.

AZİZ NESİN, RIFAT ILGAZ, YAŞAR KEMAL, ARA GÜLER

VE CAN YÜCEL...

Sergi 1950-2000 yılları arasındaki Turhan Selçuk’un üretimlerini, Turhan Selçuk’un ölümsüzleşen karakteri Abdülcanbaz ve Gözlüklü Sami bey’i merkeze alarak ziyaretçilerine aktarıyor.  Sergide birçok Turhan Selçuk karikatürü görülebileceği gibi aynı zamanda Turhan Selçuk’un Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Yaşar Kemal gibi aydınlar ve Ara Güler ile yaptığı ortak çalışmalar da mevcut. Bu çalışmalardan en ilgi çekenleri Rıfat Ilgaz ile beraber çıkardıkları “Hababam Sınıfı” karikatür serisi ve Yaşar Kemal ve Ara Güler ile beraber çıkardıkları ve İstanbul’da yaşayan kimsesiz çocukların kendi ağızlarından hikayelerini anlatan “Çocuklar İnsandır” çalışması. Bu çalışma TİP’in 1965 yılındaki seçim propaganda konuşmasını yapan Can Yücel’in “Pako” hikayesini anımsatıyor. Sergiyi ziyaret ettikten sonra, Can Yücel’in konuşmasını da YouTube’da dinleyebilirsiniz.

Sergi’de gerek Abdülcanbaz çizimlerinden, gerek diğer karikatürlerinden aklımıza kazınan, Turhan Selçuk’un tartışmasız toplumcu sanatı.  Sergi duvarlarında size eşlik eden, aynı dönemin aydınlarının Turhan Selçuk ile ilgili sözleri de hep buna işaret ediyor. Cemal Süreya şöyle diyor, “Onun karikatürlerinde herhangi bir insanın değil, insani bir durumun betimlenmesi ya da ırgalanması söz konusudur.” Mengü Ertel ise Turhan Selçuk’u “toplumculuğun simgesi” olarak nitelendiriyor. Turhan Selçuk’un toplumcu bakışı ve bu bakışını yansıttığı karikatürleri, insanlık tarihindeki ilerici mücadele tarihinden besleniyor ve bu tarihi güncelliyor. Bu anlamıyla evrensel bir aydın olarak karşımıza çıkıyor Turhan Selçuk ve bunu yaparken de yurtsever duruşundan, kendi ülkesinin aydını olmaktan da geri adım atmıyor. Turhan Selçuk’un bu bakışı, çizgilerinde de çağdaş bir üslup yaratmasına, dünya sanat tarihinde özgün bir imza olarak yer almasının yolunu açıyor. Bunu en güzel anlatan yine sergi duvarlarında yer alan Gianni Finlandia’nın Turhan Selçuk ile ilgili sözleri, “Otto Soglov nasıl yumuşak ve yuvarlak çizgilerinde yaratıcıysa Turhan da karikatürde keskin, düz çizgilerin kâşifidir. Fakat benim gözümde Turhan’ın asıl değeri bu keskin düz çizgilerden çok, satirik gücü ve toplumsal sorunlara karşı üstün nüfuzudur. Bu bakımdan Turhan günümüzün Honore Daumier’idir.”

Bu sözler bana Turhan Selçuk’un çocukluk yıllarımda önce Milliyet sonra Cumhuriyet gazetesinde çizdiği köşeleri hatırlatıyor. Keskin düz çizgilerin kaşifi tarafından adeta hipnotize edilmiş bir çocuk olarak, her gün heyecanla işten eve dönen babamın getireceği gazeteyi beklememi ve o çizgilerde her gün dünya ve ülke gerçekleri ile yüzleşmemi. Benim solculaşma hikâyem tam burada başlıyor.  Turhan Selçuk benim için o dönem bazı temel değerleri temsil ediyor, “Yurtseverlik/Anti-Emperyalizm”, “Aydınlanmacılık” ve “Kamuculuk”. Bir çocuk için bunların anlamları soyut kalabilir ancak SEKA’da büyümüş bir çocuksanız ve özelleştirmeler ile yüz yüzeyseniz, bu değerlerin hepsinin arasındaki bağ bir aydının sizin dünyanıza kattığı toplumcu sanat ile hızlı bir şekilde kurulabiliyor. Bu değerlerin hepsi ve aralarındaki bağ bir anda olgunlaşmıyor tabii, yaşam içersindeki pratik size bunları tekrar ve tekrar hatırlatıyor.

SEKA ÖZELLEŞTİRMESİNDE IRAK İŞGALİ’NDE HATIRLIYORSUNUZ

10 yaşında bir çocukken katıldığınız SEKA özelleştirmesine karşı bir yürüyüşten sonra belki TÜPRAŞ özelleştirmesi ile tekrar hatırlıyorsunuz kamuculuğu. Irak işgali ile tekrar hatırlıyorsunuz anti-emperyalizmi.  Bu değerler her kriz döneminde sorunu nerede aramanız gerektiği ile ilgili bir pusula oluyor, ülke aydınlarının ve solcularının size verdiği bir pusula. Haziran direnişine baktığınızda elinizdeki pusula ile, düzen değişikliğinden başka bir alternatifin olmadığını görüyorsunuz ve siz de katılıyorsunuz bu mücadeleye.

ABDÜLCANBAZ VE GÖZLÜKLÜ SAMİ

Sergide tabii ki en ilgi çekici çizimler Abdülcanbaz karikatürleri, hele ki benim gibi çocukluğunuzun ilk süper kahramanıysa Abdülcanbaz, çok keyif alacağınızdan emin olabilirsiniz. Abdülcanbaz serilerinin unutulmazları, Abdülcanbaz takımı ve Tulumbacılar Futbol Takımı sergide yer alıyor. Ayrıca Abdülcanbaz’ın robotlar alemi ve uzay seyahatlerini de sergide görmek mümkün. Bunların yanında Turhan Selçuk’un birçok güncel siyasi ve toplumsal konu ile ilgili yaptığı çizimler de sergide yer alıyor. Toprak reformu ile ilgili karikatürlerden, Kore savaşı ile ilgili karikatürlere, kapitalist iş bölümünü ve emek sömürüsünü deşifre eden karikatürlere kadar hepsi sergide görülebilir. Tüm bu güncel siyasi ve toplumsal karikatürlerinde bir kez daha görülecektir ki, Turhan Selçuk bu ülkenin aydın kuşağının bir üyesi, bu ülkenin toplumunun solculaşma hikâyesinin yazarlarından biri olarak, hayatının hiçbir döneminde uzlaşmacı bir tutum izlemiyor ve ilerici değerleri sonuna kadar savunuyor.  Turhan Selçuk’un bu tavrı sergide yer almayan ancak hayatının son döneminde Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan A.B. tabelası önündeki türban takmış domuz karikatürü ile de hatırlanacaktır. Turhan Selçuk hayatının son dönemlerinde de o inatçılığı ile bu ülkenin “Gözlüklü Sami bey”lerinin karşısına dikiliyordu.

SERGİ BİNASININ ÖNÜNDEKİ POLİS BARİKATLARI

Sergi binasının hemen önünde polis barikatları ile hapsedilmiş “50.yıl anıtı” yer alıyor ve sergi binasında  da mücadelesinde inatçı bir Cumhuriyet aydınının eserleri. Bu karşıtlık dahi sergiyi ziyaret etmeyi gerekli kılıyor. Ülkemizin karanlık bir döneminin adeta sembolleri olan barikatlar ile çevrilmiş sanat eserlerinin etrafındaki barikatları kaldırmak için hepimizin solculaşma hikâyelerimizi tekrar hatırlamasına ve ülkemizin toplumsal tarihine yazılmış solcu/sosyalist aydınları ile el ele giden sosyalizm mücadelesine katılmasına ihtiyacımız var. Bu mücadele bireysel olamayacak kadar zor ancak Turhan Selçuk’un sergide görülebilecek olan köpek balığını kovalayan balıklar karikatüründe de anlattığı gibi, birlikte olunduğunda bir o kadar kolay ve yaşamsal.