Özgür zaman, yaşam hakkıdır!

Devrim Yalçınkaya

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

Çocuklarımızın okuldan, trafikten ve gündelik zorunluluklardan artakalan özgür zamanları bir tüketim alanına dönüştürülerek gasp ediliyor. Çocukların özgürce hayal kurabileceği, düşünebileceği, yaratıcı olabileceği en verimli zamanları artık onlara ait bir zaman dilimi olmaktan çıkıyor.

Kapitalizm, sadık birer tüketici olmalarının ötesinde bir şey vadedemediği çocuklarımıza zevke dayalı bir yaşam biçimi dayatıyor. Evdeki ekranlar, sokaktaki reklamlar, vitrin camları, AVM’ler, gösterişli, büyülü ve aynı zamanda çekici bir sanal dünya yaratıyor. Bu sanal dünyanın büyüsü altında, bilgisayar ve televizyon ekranlarından sürekli kışkırtılan, bir türlü doyurulamayan haz ve mutluluk hali, bir bağımlılığa dönüşüyor. Çocuklarımız bu kuşatma altında boş ve özgür zamanlarını, biraz daha zevk edinme adına sahte mutluluk tüccarlarına teslim ediyor.

Biz anne babalar ise dayatılan bu mutluluk yalanını kutsayarak bu kuşatmaya onay veriyoruz.  Haz vermeyen bütün duygulardan çocuklarımızı uzak tutarak,  koşulsuz bir mutluluk adına sürekli zevk duyduğu şeyleri onlara sunma ihtiyacı hissediyoruz.

Mesai saatlerimizde üretip, ürettiklerimizi mesai saatleri dışında tüketme sarmalına girip, sonra bu sarmalın tüketim kısmını çocuklarımızla normal bir yaşam faaliyetine dönüştürüyoruz.  Bu yaşam faaliyetimizin tapınağı olan AVM’leri haftada bir ziyaret etmediğimizde eksik kalıyoruz. AVM’lerde insanlarla değil, tüketim nesneleri ile iletişim kurarak eksiklerimizi tamamlıyoruz.

Sadece AVM’ler değil dershaneler, çılgınca çalışılan dersler de çocuklarımızın özgür zamanlarını gasp ediyor. Çocukların İleride daha çok tüketme gücü elde etmeleri için, kazanılması gereken paraların aracı olan mesleklere sahip olmaları için en güzel yıllarını, hiçbir şey yaşamama pahasına sınavlara teslim ediyoruz.

Çocukların özgür zamanları bir yaşam hakkı olarak kendilerine ait olmalı.

Hayal kuracakları bir zamanları olmalı çocukların. Dünyayı ve yaşamı merak etmeli, hatta bu merak bir tutkuya dönüşmeli. Matematik ya da biyoloji, sınavlar için değil yaşamı anlamak için öğrenilmeli. Çocukların özgür zamanları buna imkan vermeli.

Mutluluk kutsanan ve yaşam amacı haline gelen bir şey olmamalı. Mutluluk tüketmek ile değil, öğrenme, uğraşma, yaratma ve şaşırma ile oluşan bir şey olmalı. Tüketme denilen şey ihtiyaçlarımızdan fazlası olmamalı. İhtiyaçlarımız da bizim belirlediğimiz bir şey olmalı. Fazla olan şey arkadaş olmalı. Olamıyorsa da kitaplar arkadaş olmalı. Arkadaşlara da kitaplara da tembelliğe de kalan bir zaman olmalı.

Çocuklar kapitalizmin ışıklı parlak ve gösterişli yüzünün bir illüzyon olduğunu, fena halde kandırıldıklarını bilmeli. Sahte neon ışıklarının değil, güneş ışığının aydınlattığı, yalansız ve kandırılmadan yaşayacakları bir dünyanın var olabileceğini, sosyalizm denen bir şeyin olduğunu bilmeli.

Ve hatırlamalı ustayı...

 "Çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler"

Katkı ve önerileriniz için: [email protected]