Gökkuşağı çocuklukta görünür olduğunda: Çocuklarda ve gençlerde eşcinsel yönelim

Deniz Arık Binbay/Psikiyatrist

Blog: Dünyayı Verelim Çocuklara

Diyelim 5 yaşındaki oğlunuz bir erkek arkadaşına aşık olduğunu söyledi. Önemsemediniz. Ancak aylar geçti durum değişmiyor. Ya da sizin erkek arkadaşlarınıza daha farklı bir ilgi duyduğunu hissediyorsunuz. Ya da kızınızın erkeklere değil kız arkadaşlarına ilgi duyduğunu hissediyorsunuz. Başka kız çocukları yaş dönemi gereği sınıftaki erkek arkadaşlarından biriyle evleneceğini söylerken sizinki sessiz kalıyor ya da bir kız arkadaşıyla evleneceğini söylüyorsa tepkiniz ne olurdu? Ya da çocuğunuz bir gün gelip “Anne/baba kızlar kızlara aşık olabilir mi?” “Bir erkek erkekle evlenebilir mi?” diye sorarsa ne cevap verirsiniz? Olmaz öyle şey mi? Ama oluyor…

İki hafta önce bloğumuzda yayınlanan “Başka Bedene Hapsolmuş Çocuklar, Gençler” başlıklı yazıda cinsiyet, cinsel kimlik ve cinsel rol kavramlarını açıklamıştık. Bu hafta ise cinsel yönelim farklılığı olan çocuk ve gençlerden bahsedeceğiz.

Öncelikle cinsel yönelim nedir? sorusuyla başlayalım.

Cinsel ve duygusal olarak kişinin ilgisinin, arzularının hangi cinsiyete yönelik olduğu ile ilgili cinsel kimlik bileşenidir. Yönelim sıklıkla karşı cinse olur, bu durumda kişi “heteroseksüel”dir. Yönelim her iki cinse olduğunda “biseksüel”, kendi cinsine yönelik olduğunda “homoseksüel” denir. Bu durum, kişinin ilk yoğun cinsel duygusal ilgi duymasıyla belirgin hale gelebilir. Cinsel yönelim kişinin duyguları ve arzularıyla ilgilidir, davranışa yansıması gerekmez. Bilinenin aksine birinin kadınsı ya da erkeksi davranması cinsel yönelimini göstermez. Kişinin kendi cinsine yöneliminin olması, kendini farklı cinsiyette gördüğü anlamına gelmez. Örneğin bir eşcinsel erkek kendini erkek olarak hisseder, erkek cinsiyet rolüne sahiptir ancak duygusal ve cinsel olarak erkekleri çekici bulur. Bu bir seçim değildir. Heteroseksüel olan bir kişinin homoseksüel yönelime ikna edilmeye çalışılması ve zorlanması ne kadar uygunsuz ve travmatikse, homoseksüel bir kişinin de heteroseksüel yönelime ikna edilmeye çalışılması da o kadar uygunsuz ve travmatiktir. Her ikisi de sonuç vermez, yönelimi değiştirmez. 

Kimliğin her alanının olduğu gibi cinsel kimliğin gelişimi de ergenlik sonunda tamamlanır. Özellikle 4-5 yaşında küçük çocuklarda ve ergenlerde kafa karışıklıkları, kavram karışıklıkları, sınır denemeleri ve merak olması son derece doğaldır. Cinsel yönelim kesitsel değerlendirilmemelidir. Süreğenliği önemlidir. Çocuklukta cinsiyet hoşnutsuzluğu her zaman ergenlik ya da erişkinliğe kadar sürmeyebilir. Ancak durum geçici olsa da süreçte çocuğa uygun olmayan reddedici, örseleyici yaklaşımlar, hem çocuğun hem ailenin yara almasına neden olur.

Toplumun olumsuz tutumu çocuk/ genç tarafından da içselleştirilerek olumsuz bir benlik tasarımı gelişmesine neden olur. Olduğu gibi sevilmeme hali gençte kendisini eksikli/hasta/kötü görmesine yol açabilir. Bazen bu algı, şekil değiştirerek bedensel olarak burnundan, yanağından, kulağından, kilosundan memnun olmama, toplum içinde huzursuzluk, endişe, sinirlilik şeklinde belirtilere yol açabilir. Konuya uzak uzmanlar tarafından bu gençlere depresyondan sanrısal bozukluk, hatta şizofreniye kadar varabilen yanlış tanılar konulabilmektedir.

Çocuk/genç gerçek kendini dışa vurduğunda halen ailede, okulda, sokakta damgalanma, dışlanma ve ayrımcılığa maruz kalmakta. Ancak çocukların ve gençlerin olumlu bir kendilik tasarımı ve kendine güven kazanmasında ailenin önemi kritiktir. Aileden aldığı yakıtla toplumsal zorluklarla baş edebilir.

Ebeveynler neler yapabilir?

İdeali anne babanın kafa karışıklıklarını gizlemeleri, doğru kaynaklardan bilgi almaları ve bu süreçte çocuklarına destek olurken çocuğun ihtiyaçlarını anlamaya çalışmalarıdır. Tüm aile ve yakınların sürece katılması ve destek alması önemlidir. Aslında tüm çocuklar için uygun olan genel öneriler bu grup için de geçerlidir:

“Çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin, çok sevin ve sevdiğinizi gösterin.”

“Geleneksel tavırları sorgulayın”

“Çocuğunuz için güvenli alan oluşturun”

 

Tersine bu durumda nasihat etme, korkutma, sert yaptırımlar yararsız, hatta zararlıdır. Çocuğun/gencin cinsiyetinden hoşnutsuzluğunu artırdığı gibi, aileden uzaklaşmasına, kendinden utanmasına ve olduğu gibi sevilmediğine inanmasına yol açar. Korkulduğu gibi kabullenici yaklaşım cinsiyet kimliğini değiştirmez. Çocuğun benlik saygısını artırır, utanç, suçluluk, yalnızlık ve değersizlik duygularını önler, intihar ve depresyon dahil önemli ruhsal sorunların önüne geçer.

Çocukta ilk kez ortaya çıkan cinsel yönelim farklılıklarında, özellikle de önceden heteroseksüel gelişim yönünde görülen bir çocuğun yöneliminde ani değişikliklerde cinsel istismar olasılığından şüphelenilmelidir. Maalesef ülkemizde çok sık olan bu olgu son haftalarda hepimizin gündemini meşgul etti. Bizimki gibi cinsel dürtülerin “yasak, ayıp, günah” üçlüsüyle şiddetle bastırıldığı gerici toplumlarda sapkınlıklar da daha çok oluyor. Pedofili tartışmasız bir sapkınlık türü olup, tıbbi olarak bakıldığında tedavi; hukuksal olarak ele alındığında ceza gerektirirken, bizim ülkemizde ensest boyutundaki pedofilinin bile normalliği tartışılmaktadır. Önümüzdeki hafta bu konuda bir yazıya bloğumuzdan ulaşabilirsiniz.

Kaynakça:

Koray Başar, Şahika Yüksel

Çocukluktan yetişkinliğe cinsiyet kimliği ile ilgili sorunlar: uygun değerlendirme ve izlem

Psikiyatride Güncel, Cinsel İşlev Bozuklukları

Cilt 4 Sayı 4 Kış 2014

Katkı ve öneriler için; [email protected]