Nafaka Mağdurlarının Başka Hikayesi…

Özge Demir

Blog: Diren Terazi

TBMM Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu yayınladığından beri süreli nafaka tartışması sürekli gündemde. Ancak yakın zamanda bu tartışma iyice hararetlendi.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, “Kadının korunması esas, ama iki yıl evli kalmışlar sonra medeni şekilde ayrılmışlar. İki sene evli kaldılar diye bunları birbirleriyle ölene kadar hukuken bağlamak doğru değil” demişti. 31 mayısta yargı reformu hakkında açıklama yapan Gül, nafakanın süreli hale geleceğini de belirtti.

Yeni Şafak nafaka mağduru 2 milyon erkek ve kadının sesi olan ve Hüner Çoşkuner’den kısmet değilmiş mutluluk şarkısı ile başlayan bir video hazırladı.

Yine süreli nafakanın kadınların da yararına olduğunu ifade eden ve Yeni Şafak tarafından hazırlanan başka video da Youtube’da yerini aldı.

Videolarda İslam’da yaş sınırı yok, 6 yaşındaki çocuk evlenebilir sözleri ile tanıdığımız Nurettin Yıldız’a da sık sık yer veriliyordu.

Nafaka mağdurları sokak röportajlarında, sosyal medyada 15 gün evli kaldıklarını ve boşandıktan sonra 24 yıldır nafaka ödediklerini söyleyerek isyan ediyordu. Kadınların nafaka için evlendiğini iddia ediyorlardı.

TBMM Komisyonu Raporunda süreli nafakayı öneren Yargıtay 2. Daire Başkanı Ömer Uğur Gençcan başka bir konuşmasında “kadınların kazanılmış haklarını alıyorsunuz deniliyor. Ya siz erkeklerin 80 senelik kazanılmış haklarını aldınız elinden …Ölünce bitiyor.’ E tabii ki bitecek canım… ‘Yeniden evlenince bitiyor.’ E tabii ki bitecek. Sen elin adamıyla evlen, ben de sana ödemeye devam edeyim… Sen elin adamıyla gayrı meşru yaşa, ben de sana her akşam içki paranı göndereyim… Var mı böyle bir şey? Bunları örnekleyerek ‘Bu sürelidir’ denilir mi ya. Tabii ki bitecek bu haller. Bu hale düşmezse, kocan ölmezse, kötü yola düşmezsen, evlenmezsen ölene kadar alıyorsun. Ben tükürdüm sen tükürdün. Bir ömür boyu nafaka. Böyle bir şey mi olur?” dedi.

TBMM’ye sunulması beklenen süreli nafaka yasa taslağına göre “2 yıldan kısa süreli evli kalanlar 2 yıla kadar nafaka alacak; 2 yıldan fazla evli kalanlar evlilik süresince nafaka alacak; çalışamayacak durumda olan, tekrar iş bulma durumu bulunmayacak şartlara sahip olan ve özel diğer durumlarda olan kadına hakimin takdiri ile süresiz nafaka verilecek.”

HALBUKİ YOKSULLUK NAFAKASI SINIRSIZ VE KOŞULSUZ DEĞİLDİR

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda dört tür nafaka düzenleniyor: Tedbir nafakası, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve yardım nafakasıdır. İştirak nafakası çocuk için velayete sahip olmayan ebeveynin ödediği nafakadır. Gündemde olan nafaka ise yoksulluk nafakası. TMK 175. Maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak ödediği nafakadır. Türk Medeni Kanunu’n 176. Maddesinde ise nafaka alacaklısının evlenmesi, taraflardan birinin ölümü halinde nafakanın kendiliğinden kalkacağı düzenlenir. Yine nafaka alacaklısı evlenir, evliymiş gibi yaşar, yoksulluk hali ortadan kalkar veya haysiyetsiz yaşam sürerse mahkeme kararıyla nafaka kaldırılır. Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafakanın artırılması veya azaltılması zaten mümkündür.

Aslında ömür boyu nafaka ödemesi diye bir mağduriyet söz konusu değil.

ANAYASA MAHKEMESİ SÜRELİ NAFAKAYI TARTIŞTI

Üstelik Anayasa Mahkemesi 2011/136 E. ve 2012/72 sayılı ve 2015/57 Esas, 2015/58 K. sayılı kararlarında Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesinde yer alan yoksulluk nafakasını Anayasa’ya uygun bulmuştu.

Peki Ömer Uğur Gençcan haklı mı?

Kadınlar elin adamı ile gayrı meşru ilişki yaşamak ve içki parası yapmak için mi nafaka alıyor?

Nafaka eve hapsedilen, ekonomik gücü olmaması nedeniyle evliliğe mahkum edilen kadınların güvencesidir. Hatta ortalama nafaka miktarının 200-300 -TL olduğu düşünüldüğünde güvence yetersizdir.

Çünkü kadınların %18,9’u işsiz…

10 kadından sadece 3ü istihdam ediliyor...

11 milyon kadın sadece ev işleri nedeniyle iş gücüne katılamazken, erkeklerde bu oran 0…

Kadınların yüzde 43’ü yani 1 milyon 26 bin kadın haftalık 45 saattin üzerinde ve kayıt dışı çalıştırılıyor, bu kadınların sosyal güvenceleri yok, emeklilik onlar için bir hayal…

Kadınların %70’i 2000 -TL’nin altında maaş alıyor…

Çalışan kadınların yüzde 80’i, çalışmayan kadınların %90’ı çocuk bakımını tek başına üstleniyor.

Çalışan kadınlar kreş hakkından mahrum.

İş Kanuna göre, 150’den fazla kadın çalışanı olan işyerinin 6 yaşına kadar olan çocuklar için kreş açma zorunluluğu var ama kreş açmamanın cezası 2 bin ile 4 bin -TL arasında değişiyor.

Yani işverene kreş açma, zorda kalırsan cezasını ödersin deniliyor.

Kamu kurumlarındaki kreş sayısı 2008 yılında 497’yken, 2016’da 56’ya düştü.

Yani devlet çocuklara, yaşlılara ve engellilere kadınların bakmasını istiyor, sadece küçük yardımlarda bulunuyor.

Dünya Ekonomik Forumu’nun (DEF) 2018 Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’na Göre Türkiye cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 149 ülke arasında 130. Sıradadır. Türkiye’den sonra Suudi Arabistan, Lübnan var…

Kadınlar ev işleri nedeniyle çalışma hayatına katılamıyor, çalışma hayatlarına katılsalar bile ya güvencesiz, düşük ücretle, uzun saatler çalışıyor ya evlerde ek işlere mahkum edilerek ucuz iş gücü haline getiriliyor…

Daha fazlası var biliyoruz…

2018 yılında 440 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 317 kadına cinsel şiddete maruz kaldı.

Geçtiğimiz nisan ayında 36 kadından 20si evli olduğu, boşandığı, ayrıldığı erkekler tarafından öldürüldü. 26 kadın ev içinde öldürüldü. 22 Kadın kendi hayatına dair karar almak isterken, 1’i de ekonomi bahane edilerek öldürüldü.

Kadınların sofradaki yerine bakıldığında, kadınların elin adamı ile gayrı meşru ilişki yaşamak ve içki parası yapmak için nafaka aldığı hikayesi münferit bir fantezi dünyasından ileri gitmiyor…

Bu fantezi iktidarda, mecliste, Yargıtay’da, tarikatlardadır.

Süreli nafaka sen elin adamıyla gayrı meşru yaşa, ben de sana her akşam içki paranı göndereyim diyenlerin yoludur.

Bizim yolumuz cinsiyet eşitliği için, planlı ekonomi ile istihdamı artırmak için, bakım yükümlülüğünü devletin üstlenmesini sağlamak için mücadele etmektir.

Mücadele eden işçi sınıfı, Türkiye’nin hürriyet gibi aydınlık geleceğidir…