Parkurda ilk kadın: Samiye Cahid Hanım

Arda Gel

Blog: Spor

Bugün hayatımızın önemli bir aracı olarak varlığını sürdürmekte olan otomobil, 1769 yılında Fransız mucit Nicolas Joseph Cugnot tarafından icat edilir. Buhar gücü ile çalışan bu otomobil saatte 3.6 km yol alabilir. Bu buluş bir asır sonra 1876 yılında Alman mucit Niklaus  August Otto tarafından geliştirilir. Otto’nun otomobili dört zamanlı ve içten yanmalı bir motora sahiptir. Bu model farklı şirketler tarafından kimi ekleme ve çıkarmalarla seri üretim geçirilerek dünyanın dört bir yanına dağıtılır.

Bu buluştan bir süre sonra Basra Mebusu Züheyirzade Ahmet Bey, dönemin padişahı  II.Abdülhamid’in özel izniyle bu topraklara ilk otomobili getirir. İlk otomobil hakkında bildiklerimiz saatte 20 km hız yapabildiği ve üstü açık kırmızı bir otomobil olduğudur. Züheyirzade Ahmet Bey ve ailesinin Fenerbahçe sokaklarında otomobilleriyle gezintiye çıkması o kadar büyük bir konuya dönüşür ki dönemin yazın hayatında da kendine yer bulur. Refik Halid Karay , Züheyirzadelerin otomobiliyle ilgili şu satırları yazmaktadır. "Buna binenler sanki kutuplara gidecekmiş gibi sıkı sıkıya kürkler giyerler, aracın rüzgarından korunmak için, gözlerine taşçı gözlükleri gibi geniş gözlük takarlar ve yedek olarak da ellerinde şallar bulundururlardı." Otomobilin ülkeye girişi ile beraber kentin zenginleri birer ikişer Avrupa’dan otomobiller ısmarlarlar. Bu acemilik döneminde bol miktarda kaza olduğundan, hükümet önlem olarak şehir içinde 10 km, şehir dışında 30 km olacak şekilde hız sınırlaması getirir.

Otomobilin yaygınlaşması beraberinde farklı kullanım alanlarını ortaya çıkarır. Avrupa’da sıklıkla düzenlenmekte olan otomobil yarışları Türkiye’de ki otomobil sahipleri açısından da ilgi çekmeye başlar. Nihayet amatör organizasyonlarla yarışlar başlar. Bu durumun yaygınlaşması üzerine Mustafa Kemal Atatark’ün talimatıyla 6 Kasım 1923 tarihinde Reşit Saffet Atabinen tarafından günümüzde Türk Turing ve Otomobil Kurumu adıyla faaliyet göstermekte olan  kurum  “Türk Seyyahın Cemiyeti” olarak kurulur. Dernek bir süre sonra faaliyetlerine "Türkiye Turing Kulübü" adıyla devam eder. Cemiyet 1927 yılında Veliefendi Çayırı’nda ilk otomobil yarışını düzenler. 30 otomobil 15 parkurdan oluşan bir yarışa katılırlar. İlk ralli olarak tarihimize geçen bu yarışın kazananı 1926 Buick marka otomobilleriyle Suphi Bey ve Bolşevik Ziya olurlar.

Cumhuriyet aydınlanmasının kadınlar üzerindeki etkisinin bu alana yansıması yine bu döneme rastlar. Dönemin edebiyatçılarından Burhan Cahid Bey’in eşi Samiye Cahid Hanım’a otomobil hediye etmesi ile ilk kez bir kadın sürücü İstanbul sokaklarında otomobili ile tur atar. Dilerseniz Samiye Cahide Hanım’ı biraz daha yakından tanıyalım. Silivrikapı'da dünyaya gelen Samiye Hanım Yedikule Alman Mektebi'ni bitirir. Aynı zamanda müziğe de meraklıdır. Tanburi Cemil Bey'den sekiz sene kemençe dersi alır. O zamanın konservatuarı olan Darülelham'da 1922'de açılan bir sınavı kazanır ve kemençe öğretmeni olur. Bir kadının otomobil kullanmasına tahammül edemeyen gericiler  "Şeytan işi, hem de nasıl! Atsız öküzsüz arabayı bir de kadın idare ediyor..." şeklinde tepki gösterirler. Fakat Samiye Cahid Hanım bildiğinden şaşmaz.  5 Eylül 1931 yılında Türk Turing Kulübü’ne üye olarak yarışlara katılmak için başvuru yapar.

1932 yılına gelindiğinde Türkiye Turing Kulübü tarafından İstinye – Zincirlikuyu arasında 9.5 kilometrelik bir ralli düzenleneceğini duyurulur. Samiye Cahid’de başvuranlar arasındadır, fakat onun dışında başvuran kadın yoktur. Bunun üzerine erkeklerle yarışmak istediğini söyler. Durumu değerlendiren organizasyon komitesi bunda bir sakınca görmeyerek yarışa katılabileceğini iletir. Yarış sonucunda Samihe Cahid Hanım, parkuru birinci olarak tamamlar. Hem kupayı kazanır hem de ilk kadın rallici olarak tarihe geçer. İkinci olan Paşazade Vehbi Bey, bu durum karşısında “Yarışa hanım alınmasaydı ben birinci olacaktım.” diyerek organizasyon komitesine itirazda bulunur.  Organizasyon komitesi işin içerisinden çıkamayınca olay yargıya intikal eder. Davaya bakan Sultanahmet Sulh Hukuk Mahkemesi  “Bir kadın da otomobil yarışlarına katılabilir ve birinci gelebilir.” yönünde karar vererek, Samiye Hanım’ın gecikmeli de olsa kupasına kavuşmasını sağlar.    

Ertesi yıl Turing tarafından düzenlenen otomobil yarışlarında Samiye Cahid Hanım tekrar birinci olarak başarısının tesadüf olmadığını kanıtlar. Fakat 1934 yarışlarında aynı parkurda kaza yapar ve takla atarak parçalanan Ford marka otomobilinin içinden son anda ağır yaralı olarak kurtarılır. Hastanede, sol kolu kazada parçalandığı için yapılan bir dizi ameliyata rağmen sol elini bir daha kullanamayacağı anlaşılır. Bu durum, Samiye Cahid Hanım’ın bir daha kemençe çalamaması demektir. Bu kazadan sonra yarışlara bir daha katılamasa da 4 Haziran 1972’de vefat etmesine kadar otomobil kullanmaya devam eder.