Top Yuvarlaktır

Ali Doğan Karacık

Blog: Spor

Herhangi bir alanı insan aklından uzaklaştırıp kolay müdahale edilir hale getirmenin en bilindik yolu, o alanı dogmalarla doldurup insanların bu dogmalara biat etmesini sağlamaktır. Şimdinin tartışması diye söylüyorum, örneğin “özgürlükçü laiklik” tanımı Türkiye gericiliğinin mağdur edebiyatıyla yaygınlaştırdığı akıl dışı laiklik yorumuna, solcuların yine akıl dışı imanıdır ve bugün saldırılarına ivme kazandırmak isteyenlerin işini kolaylaştırmaktadır. Futbolda da kullanılan yöntem aynıdır. En çok karşımıza çıkan şekli ise “top yuvarlaktır” söylemi.

Bugün egemenlerin arzu ettikleri ve kısmen başardıkları futbol, akla gelebilecek her türlü yöntemin mübah sayıldığı, paranın, para siyasetinin ve bir bütün olarak ticari kaygıların sporun ve onun doğal uzantısı tribünün önüne geçtiği bir endüstri durumunda. Ticaretin ve kirli siyasetin hâkim olduğu bir alanda, var olan bu tabloyu değiştirmeye yönelik herhangi bir müdahale olmadığı takdirde bu faaliyet, formaliteden öteye geçmez; kimin şampiyon olacağı, kulüp patronlarının cebine ne gireceği, yayıncı kuruluşların ne kadar kâr edeceği ve buna benzer birçok gündem bellidir, ‘belirlenmiştir’. Durum bu kadar net ortadayken “seyirciyi” bağlamanın yolu topun yuvarlaklığından geçer.

Vedat Altun yine bu blogda futbolun iktisadi yapısını anlatırken rakiplerin “duygusal” birlikteliğini ve “herkesin şansı var” imajının Bursaspor gibi örneklerle nasıl yaratıldığını vurgulamıştı. İşte top yuvarlaktır söylemi tam olarak buraya oturuyor. Bu söylemin yaygınlığı ve bu söyleme olan bağlılık, futbola yönelik sermaye müdahalesini kolaylaştırdığı gibi kopuşları da engelliyor. Sporcuların metalaştırılması, statların ticarethanelere çevrilmesi, tribünün müşterileştirilmesi… Yani top ne kadar yuvarlak olursa sermaye o kadar kolay pas yapıyor.

Halbuki futbolda sadece top yuvarlaktır, futbolun kendisi ise köşelidir.[1] Herkes kendi köşesinden değer katar ya da değersizleştirir futbolu. Kısa bir zaman önce, sahaya atlayıp hakeme saldıran Trabzonsporlu Adem, “erkek” yöneticisiyle aynı köşeyi tutmakta. Diğer köşede ise stat önündeki seyyar satıcının yere dökülen nohutlarından alan bizler varız. Bir köşede milyonlarca liraya loca alan, kaçakçılığıyla okyanus ötesine kadar nam salmış zat-ı muhterem var, bir köşede ise “bire iki” stada girmeye çalışan baldırı çıplaklar. Yani kısaca bir tarafta çizdikleri pankartlarla, yaptıkları bestelerle, sahip çıktıkları renkleriyle taraftarlar var, öte tarafta ise sporu insandan ve insanlıktan uzaklaştırmaya çalışan, sivri dişli, yüzleri kan dolu vampirler misali para babaları. Afyon olarak da ‘topun yuvarlaklığını’ kullanıyorlar.

Tablo bu iken yapılacak olan ise belli. Bizim köşeyi sağlamlaştıracağız. Bu vampirlere, geometrik bir şekil olarak “yamuğun” olduğunu ve yamulmanın hiç de tercih edilebilir bir seçenek olmadığını göstereceğiz.

[1] Bu kullanım Hakan Tabakan’a aittir ve www.kaplanpenche.org sitesinde yayınlanmıştır.

Katkı ve önerileriniz için:
https://www.facebook.com/soLspor

https://twitter.com/soLspor_