Muazzez İlmiye Çığ'ın öğrettikleri

İzge Günal

Blog: Bilimin İzleri

Hangi sıklıkta, hangi konuda yazarsanız yazın, hep üzerinizde gündemin baskısını hissedersiniz ve tam olarak istediğiniz konuda yazamazsınız. Gerçekten de, seçimler sırasında enstitüler, Suriye krizi sırasında Lısenko üzerine yazmak kolay değildir. İşte sırf bu baskıyı hafifletebilmek amacıyla soL portal, güncel yazıların dışındakileri bloglara kaydırmaya karar vermişti. Bence yerinde bir karardı ama bu sadece editörün çabasıyla aşılabilecek bir sorun değil gibi; böyle bir karar ülke gündemi baskısından kurtarsa bile kişinin kendi çevresinin oluşturduğu gündem bile başka bir baskı kaynağı.

Lafı bunca dolandırmam aslında bu yazıyı neden geciktirdiğimi açıklamak için; geçen yıl Muazzez İlmiye Çığ’ın 100. doğum günü nedeniyle bir şeyler yazacaktım. Olmadı, araya başka konular girdi, yazamadım. Geçen ay Çığ 101. doğum gününü kutladı; kısmet bugüneymiş.

Muazzez İlmiye Çığ’ın bilim açısından önemini ben üç noktada topluyorum:

1) Akademi dışında ve akademik unvan olmadan da bilim yapılabileceğini gösterdi,

2) Sümerleri tanıttı,

3) Bilimin nasıl günümüz sorunları üzerinde açıklayıcı olabileceğini gösterdi.

Yaşam öyküsüne bakacak olursak, 1936 yılında girdiği Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Hititoloji bölümünde Nazi Almanyası'ndan Türkiye'ye iltica etmiş olan Prof. Dr. Guterbock'dan Hitit Dili ve Kültürü derslerini, Prof. Dr.Landsberger'den Sümer ve Akad Dilleri ile Mezopotamya Kültürü derslerini aldı. 1940 yılında Ankara Üniversitesinden mezun olduktan sonra İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi Çiviyazılı Belgeler Arşivine uzman olarak atandı. Müzede çalıştığı 31 yıl boyunca meslektaşı Hatice Kızılay ve Dr. F. R. Kraus ile birlikte müzenin deposunda bulunan Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış on binlerce tableti temizleyip, sınıflandırıp numaralandırdı, 74.000 tabletten oluşan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturdu, 3.000 tabletin kopyasını yapıp katalog halinde yayımladı.

Bence bilime en önemli katkısı buydu Çığ’ın. Dile kolay 74.000 tablet! Sonrasında Hititoloji-Sümeroloji bilgisinin ilerlemesi bu belgelerin yorumuyla olmuştur desem yanlış olmaz. Üstelik bunları akademik yükselme kaygısı taşımadan yapmıştı.

Bu coğrafyadaki atalarımız Sümerleri tanımamıza da çok katkısı oldu. Öncelikle Prof. Kramer'in “History Begins at Sumer” adlı kitabını Türkçeye çevirdi ve kitap 1990'da “Tarih Sümerle Başlar” adıyla Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlandı. Kitabın çok ilgi görmesi üzerine 1993'te çocuklara yönelik “Zaman Tüneliyle Sümerlere Yolculuk” da dahil Sümer ve Hitit kültürlerini tanıtan yirmiye yakın kitap yazdı.

Günümüzde tartışılan ve ilerici- gerici ayrımının somutlandığı dinci gericilikle mücadele konusunda da bir çok bilgiyi Muazzez İlmiye Çığ’dan öğrendik. Örneğin Sümerlerde fahişe rahibelerin başlarını örtme zorunluluğu ile başörtüsü/türban’ın ortaya çıkışı gibi. “Bereket Kültü ve Mabet Fahişeliği” kitabında ise aynen şunları yazıyordu: “Çünkü bugüne kadar yapılan araştırmalar gösteriyor ki, hangi din kitabı olursa olsun, yalnız onu yaratan halkların ürünü olmadığı, o halkın etrafını çeviren ve herhangi bir suretle kaynaştıkları başka halkların geleneklerinden, efsanelerinden yararlanılarak kendi görüş ve kültürlerine göre değiştirilerek, eklemeler yapılarak yazıya geçirildiği ortaya çıkmıştır.” Dinci gericilerin hedefi olmasının nedeni buna benzer saptamaları olsa gerek. Zaten bu yüzden 2007 yılında, “Vatandaşlık Tepkilerim” adlı kitabı nedeniyle , “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçuyla yargılanmıştı.

İyi ki doğdun Muazzez İlmiye Çığ. Senden öğrenmeye devam ediyoruz.