Küba'dan insanlık dersi: Çernobil Programı

Küba, 1990 yılından bu yana sürdürdüğü Çernobil Programı ile başka hiçbir ülkenin diğerine yapmadığı ölçüde insani bir yardım sergiliyor. Küba, yirminci yılını tamamlayan bu programla dünyaya örnek olmaya devam ediyor.

1986 yılının 24 Nisanı'nda, Ukrayna'nın Çernobil kentindeki nükleer santralde bir kaza meydana geldi. Kaza sonucunda 31 kişi yaşamını yitirdi. Ancak kazanın etkisiyle, çok büyük bir coğrafi alana yayılan radyasyonun yol açtığı ölüm ve sakat kalma vakalarının sayısını belirlemek olanaksız. Bu vakalar yalnızca Ukrayna'da değil, radyasyonun yayıldığı ve aralarında Türkiye'nin de bulunduğu pek çok ülkede görüldü.

Küba, Sovyetler Birliği yönetiminin yaptığı uluslararası yardım çağrısına yanıt verdi ve 1990 yılında sorunun boyutlarını ve yapılacak yardımın niteliğini belirlemek üzere bu ülkeye bir grup uzman gönderdi. Aynı yıl içinde ilk hasta grubu Küba'ya geldi ve tedavilerine Havana'da başlandı. Kısa bir süre sonra Ukrayna ile birlikte, kazadan en fazla etkilenen diğer iki ülke olan Rusya ve Beyaz Rusya'dan da Küba'ya hasta nakilleri gerçekleşti. Az sayıda olmakla birlikte Moldavya ve Ermenistan kökenli hastalar da program dahilinde tedavi gördüler.

1990 yılından bu yana Çernobil Programı adı altında, Çernobil'deki nükleer kazadan etkilenen insanlar, özellikle de çocuklar Küba'da tedavi altına alınıyor ve bu program, tamamen Küba devletinin finansmanı ile hayata geçiriliyor. Küba, programa “özel dönem” adı verilen ve ülkenin çok büyük ekonomik zorluklarla boğuştuğu dönemde dahi ara vermedi. Küba ayrıca, Çernobil bağlantılı hastalara ücretsiz sağlık hizmeti veren tek ülke. Program üzerinden edinilen deneyim, yine aynı program dahilinde, Brezilya'daki bir nükleer kazanın kurbanı olan 53 Brezilya vatandaşının ve benzeri bir sorun yaşayan az sayıda Venezuelalının da tedavi görmesini sağladı.

1990 yılından bugüne kadar program çerçevesinde 24 binden fazla insan tedavi edilmiş durumda bu sayının 20 binden fazlasını çocuklar oluşturuyor. Program, başkent Havana'ya 27 kilometre uzaklıktaki Tarara kasabasındaki tıp kompleksinde yürütülüyor. Kompleks, program için yeniden ve çok kapsamlı bir biçimde düzenlendi. Burada çocuklar tıp hizmetlerinin yanında ayrıca çok kapsamlı bir kamp programına da dahiller. Eğitimleri kesintisiz sürüyor, kültürel, sportif vb faaliyetlere katılıyorlar. (Kamptan çeşitli görüntü ve bilgilere http://www.sld.cu/sitios/chernobili/ adresinden erişilebilir.)

Tıbbi hizmetler üç düzeyde yürütülüyor. Birinci düzey, aile hekimliğine dayanan ve hastalara evlerinde verilen tıbbi yardım hizmetini kapsıyor. İkinci düzey, Tarara'daki pediyatri hastanesinde uygulanan tedavileri içeriyor. Üçüncü düzey ise çeşitli tıbbi kuruluşların verdikleri uzmanlık hizmetlerinden oluşuyor.

Tıbbi yardım programının elde ettiği sonuçlara göre çocuk hastalarda en fazla rastlanan sorunlar ve rastlanma yüzdeleri şöyle: endokrin sistemi sorunları (yüzde 59), sindirim sistemi sorunları (yüzde 57,6), lenf bezlerinin büyümesi (yüzde 30,4), kulak burun boğaz hastalıkları (yüzde 29,3) deri hastalıkları, göz hastalıkları (yüzde 13,4), kalp hastalıkları (yüzde 7,7). Kemik iliği nakli gerçekleştirilen çocuklar 5 yıllık tedavinin ardından yüzde 98 iyileşme oranıyla evlerine dönüyor. Kötücül tümörlü hastaların yüzde 93'ü tedavi ediliyor ve iyileşiyor. Ayrıca pek çok hastada rastlanan psikolojik sorunlar da tedavi kapsamında ele alınıyor.

Program çerçevesinde yapılan çalışmalar, radyasyonun insan sağlığı üzerindeki etkilerine ilişkin çok ayrıntılı bilgilerin elde edilmesini sağladı.

Geçtiğimiz 1 Nisan'da Çernobil Programı'nın 20. yılı kutlandı. Bu kutlamaya, Çernobil'deki nükleer kazadan etkilenen ve Küba'da tedavi gören çocukların annelerinin yaptıkları bir açıklama damga vurdu. Aşağıda yer verilen açıklama Küba'nın, Küba sosyalizminin, insani değerlerin hızla aşındığı dünyamızda, insanlık açısından ne denli önemli bir kazanç olmaya devam ettiğini göstermesi açısından çarpıcı. Küba, insanlığa örnek olmaya devam ediyor hâlâ.

UKRAYNALI ANNELERİN AÇIKLAMASI
 
Bizler, Uluslararası Çernobil Ukrayna Fonu ve Çernobil faciasından etkilenen çocukların anneleri olarak, yeryüzündeki tüm vicdanlı insanlara sesleniyoruz: Sözlerimizi ciddiye alın çünkü kelimelerimiz, ana yüreğinin derinliklerinden gelmektedir.
 
Bir anne için hayattaki en büyük talihsizlik, evladının hastalığıdır. 1990 yılında, Küba ve Başkumandan Fidel, Ukraynalı hasta çocuklara yardım elini uzattığında, Küba halkının bu kahramanlığını değerlendirmeden edemedik ve hasta çocuklarla ilgili olarak bir Ukrayna-Küba Programı olan “Çernobil Çocukları”ndan daha insani bir eylemin mevcut olmadığını tüm dünyaya duyurmak istiyoruz.
 
Tüm kalbimizle, yüce Küba halkına, bilgili yöneticilerine, bu programı hayata geçiren Fidel Castro’ya ve şu an yönetimi üstlenen Raúl Castro’ya, Çernobil faciasından etkilenen Ukraynalı çocuklar için tüm yapabildiklerinden ötürü minnettarız.
 
Hayatta öyle şeyler vardır ki parayla ne alınabilir ne de satılabilir: dostluk, zor anlarda yardımlaşma ve destek gibi ve bu da Küba ve Ukrayna halklarını birbirine sıkı sıkıya bağlamaktadır.
 
Biz, Ukraynalı annelerin samimi ve haklı sesini tüm dünya halklarının duyacağına inanıyoruz.
 
Ve tüm dünyada Özgürlükler Adası olarak tanınan ve asla, hiç bir koşulda, insan haklarının ihlal edilmediği Küba’dan daha özgür başka bir ülkenin yeryüzünde mevcut olmadığını duyurmak istiyoruz.
 
Biz, Ukraynalı anneler, tüm kalbimizle, Küba Cumhuriyeti Hükümeti ve halkına, çocuklarımızın tedavisinden ötürü teşekkür ediyor ve Çernobil'in kara kanatlarının ilelebet ortadan kaybolmasını ve iki yüce halk arasındaki dostluğun ömür boyu sürmesini diliyoruz.
 
Yaşasın Küba! Yaşasın Ukrayna!