Küba Komünist Partisi öncü örgütün üstünü değil altını çizdi*

Küba Komünist Partisi (KKP) Ocak ayının sonunda topladığı ilk Ulusal Parti Konferansı'yla, Küba'da yapılan yeni ekonomik düzenlemelerin herhangi bir sapmaya izin vermemesi amacıyla öncü örgütün önemine işaret etti.

Ocak ayının sonunda Küba Komünist Partisi (KKP), Birinci Parti Konferansı'nı topladı. Çeviri hatası filan mı var diye düşünmeyin, gerçekten de bu, KKP'nin ilk konferansı. Kübalılar, nadiren parti kongresi topluyorlar. Geçtiğimiz Nisan ayında partinin, yarım asır içerisindeki altıncı kongresi toplanmıştı.

Tabii bu, her bir kongrenin çok önemli olmasını da beraberinde getiriyor. Küba tarihinde partinin her kongresi, ülkedeki önemli bir dönüşüm safhasına denk geldi. Geçen seneki 6. Kongre’nin konusu, ülke ekonomisindeki dönüşümdü.

6. Kongre, az buz kararlar almadı. Küba’daki sıkıntıların temelinde yattığını söyleyebileceğimiz ekonomi alanında kontrollü bir şekilde piyasaya biraz daha yer açıldı, bununla hem ekonomiye canlanma sağlama, hem de önceki dönemde de aslında var olan, fakat karaborsada yürüyen kimi faaliyetlerin yasal ekonomik alana çekilerek denetlenmesi ve vergilendirmeye tabi tutulması amaçlandı.

Ocak ayındaki Konferans ise, partinin bu yeni dönemdeki örgütsel çalışmasının tartışılması için toplandı.

Açıkçası, Küba ekonomisinde mutlaka radikal bir adım atılması gerektiğini düşünmekle birlikte, 6. Kongre’de alınan kararların çok riskli olduğunu düşünüyordum. Özel girişimciliğe bu kadar alan açmanın, mutlaka çok sıkı bir parti denetimi ve siyasal önderlikle desteklenmesi gerektiği, aksi takdirde can sıkıcı sonuçlarla karşılaşmamızın olası olduğu görüşündeydim.

Bu nedenle partinin “örgütsel çalışma” başlığını enine boyuna tartışmak üzere ilk kez bir konferans topluyor olması, başlı başına sevindirici oldu. Demek ki parti liderliği de bu süreçte güvenebilecekleri yegane aracın parti olduğunu unutmamış.

Aslında bu noktaya, bizzat 6. Kongre’de de işaret edilmişti. 6. Kongre’de konu şöyle formüle ediliyordu: “…örgütün toplumdaki öncü rolüyle hiçbir alakası olmayan, eski alışkanlıkların amaca ters düşen etkiler yaratması üzerine kafa yormalıyız. Bunlar arasında siyasi-ideolojik çalışmanın geliştirilmesinde görülen yüzeysellik ve biçimcilik militanların eğitimini göz önünde bulundurmayan, eski moda yöntem ve düşüncelerin kullanılması en başta komünistler için kutsal olması gereken iş günü içerisinde aşırı uzun ve sık toplantılar yapılması militanların yaşamlarının kendi akışlarını hiç hesaba katmaksızın, çok zamanhiç esnek olmayan, üst organ tarafından dayatılan gündemler resmi anma faaliyetleri kapsamında sık gerçekleşen ve daha da resmi konuşmalarla geçen buluşmalar dinlenme günlerinde ne gerçek bir içeriğe, ne de gerekli koordinasyona sahip ve harcamalar yaratırken, yoldaşlarımız arasında hoşnutsuzluk ve duyarsızlık yayan gönüllü çalışmaların organize edilmesi.”

6. Kongre’de örgüt başlığında bunun dışında da kimi sorunlara değiniliyordu: Kadroların işlerini yapmakta isteksizliği, özensizlik ve yaratıcılıktan uzak olma, olgunlaşmamış ve uzmanlaşmamış kadrolar, kadınlara, siyahlara, melezlere ve gençlere daha fazla sorumluluk verme konusunda gerekli iradenin gösterilmemesi vs…

Konferans metninin giriş bölümünde, bunlara başka tespitler de eklendi: Sorumsuzluk, gündelik sorunlar karşısında pratik çözümler bulamama, kitlelerle bağların zayıf olması, disiplinsizlik karşısında gerekli sertlikte tepki göstermeme, bürokratik yönetim yöntemleri ve bundan kaynaklanan otorite kaybı vs…

Yoğun bir tartışma dönemi

Konferansın taslak metni, Ekim ayında yayımlanmıştı. Ekim’den itibaren metin, partinin ve Komünist Gençlik Birliği’nin (UJC) birimlerinde, 65 bin toplantıda ele alındı.

Bu sayı, haliyle, normal. Her komünist partide kongre ve konferans metinleri, tümbirimlerde tartışılır. Tartışmaların verimini anlamak için, başka verilere bakmak gerek.

Bu toplantılar vesilesiyle taslak metin üzerine 1 milyondan fazla görüş iletilmiş. Ve bun görüşler doğrultusunda, taslak metinde yer alan 96 maddeden 78’i değişikliğe uğramış. 5 de yeni madde eklenmiş. Bu süreçte ara değişikliklerle 9 ayrı taslak metin yayımlanmış.

4 aylık bu yoğun tartışma süreci, örgütsel çalışma gibi önemli bir başlıkta, örgütün fikrinin hem alındığını, hem de kaale alındığını gösteriyor.

Sonuçta partinin 800 binin üzerinde olan üyelerini temsilen 811 delegenin 806’sının katılımıyla konferansın son ayağı Ocak ayının sonunda yapıldı. Delegelerin yüzde 42.7’si kadındı.

Partinin öncü rolü

6. Kongre’deki ekonomik adımlardan endişe duyan devrimcilerin, Küba’daki örgüt konferansına ilişkin en fazla merak ettikleri şeylerden biri, komünist partinintoplumdaki rolünün tanımında herhangi bir “yumuşama”, “gevşeme” olup olmayacağı idi. Zira bu formülasyondaki ufak oynamalar bile, devrimin gidişatında vahim sapmalara neden olabiliyor, tarihte örnekleri görüldüğü üzere.

Ancak konferansta partinin öncü rolüne dair böylesi bir yumuşama olmadı. Raúl Castro, konferansta yaptığı konuşmada, “Bekleneceği üzere, Metnin yayımlanmasından itibaren, kendi kişisel beklentilerini gerçeklerle karıştırarak, Konferans’ın, Devrim tarafından yaratılan siyasi ve toplumsal sistemin parçalanmasınıbaşlatacağı yanılsaması içerisinde olan kimilerinin eleştirileri eksik olmadı” dedikten hemen sonra, partinin öncü rolü konusunda 1975’te toplanan ilk Parti Kongresi’nde yapılan tanımı tekrarladı.

Taslak metnin kendisi de “Giriş” bölümünden önce kısa bir “Partinin Temelleri” girizgâhıyla başlıyor ve burada parti toplum ve devletin öncü gücü ve halkla birlikte geleceğinin güvencesi olarak tanımlandıktan hemen sonra, yine 1. Kongre’de Fidel Castro’nun partiye dair söylediği sözlere atıfta bulunuluyor.

Kısacası, partinin öncü rolü konusunda metin, geleneğe işaret ediyor. Üstelik, bu gelenekKüba Komünist Partisi’yle başlayan bir gelenek değil. Marksist-leninisthareketin dünyadaki geçmiş örneklerini kastetmiyorum. Metin, José Martí’nin 19.yüzyılın sonunda Küba (ve hatta Küba’nın yanı sıra Porto Riko) için tek biröncü, devrimci parti düşüncesine sahip olmasına da atıfta bulunuyor.

Parti çalışmasının tarzı

Konferansta kabul edilen metin, 5 bölümden oluşuyor: Parti çalışmasının yürütülmesi,yöntemleri ve tarzı Siyasi ve ideolojik çalışma Kadro politikası PartininUJC ve kitle örgütleriyle ilişkisi Kitlelerin örgütlenmesi.

Parti çalışmasının tarzı bölümü, aslında örgütü disipline, verimliliğe, özveriye,yaratıcılığa davet eden bir “unutulmaması gerekenler” manzumesi.

Burada “yeni icatlar” bekleyenler, hayal kırıklığına uğrayacak. Metinde “sıradışı” hiçbir şey yok. Ancak bir leninist örgütte her zaman olması gereken nitelikler, özellikler yoğun biçimde vurgulanmış.

Ne gibi mesela? Partinin kendini kimi devlet kurumları yerine koyarak yöneticiliğe soyunması yerine, öncülüğünü siyasal alanda güçlendirerek tartışmaları yönlendirme kabiliyetini geliştirmesi. Parti metinlerinin partili yaşamda daha verimli kullanılması. Yozlaşma emarelerinin görüldüğü yerde müdahale edilmesi. Kim olursa olsun eleştiriye açık olunması, yapıcı eleştirinin teşvik edilmesi. Karar alma mekanizmalarında katılımcılığı artırmak. İşyerlerinde parti komitelerinin rolünü güçlendirmek…

Öyleyse, “bildik şeyler” neden tekrar gündeme getiriliyor? Yanıt açık: Parti, bu “bildik şeyleri”, yani marksist-leninist ilkeleri bir süredir belirli düzeylerde unutmuştu, veya savsaklıyordu.

Dışarıdan bakıldığında çok rahat görülebilecek bir şey değil bu. Ancak partiye yakından bakınca, çeşitli noktalarda derhal göze çarpıyordu. Komünist bir yaşam ve mücadeleden tamamen uzaklaşmış parti üyeleri, kendi çalışma alanında (işyeri, fakülte, öğrenci yurdu vs) ideolojik mücadeleyi tümüyle boşlayan kadrolar, disiplinsizlik, kimi yerlerde, daha ziyade de Havana’da, sınırlı ve düşük oranda da olsa yolsuzluk…

Parti, örgütünü toparlamadığı durumda 6. Kongre’de direksiyonun piyasaya doğru kırılmasının, aracın savrulmasına sebep olması büyük olasılıktı. Belli ki KKP önderliği, bu olasılığı bertaraf etmeye çalışıyor. Zaten metinde bu doğrular sıralanıyor, fakat çeşitli noktalarda 6. Kongre’de kabul edilen “Parti ve Devrimin Ekonomik ve Toplumsal Politikasının Ana Hatları” belgesinin uygulanmasına atıfta bulunuluyor. 1. bölümün 3. maddesi, partinin birim toplantılarının düzenli yapılmasını söyledikten hemen sonra, burada başka şeyin değil, “Parti ve Devrimin Ekonomik ve Toplumsal Politikasının Ana Hatları” belgesinin yaşama geçirilmesi konusunda ne durumda olunduğunun tartışılmasını istiyor.

Parti liderliği, örgütü, 6. Kongre’de çizilen rotaya sokmayı ve tüm gücüyle alınankararları uygulamayı istiyor. Zaten kendi hesabına çalışacak, hatta adam çalıştıracak kişilere yasal fırsat tanımak, sıkı bir toplumsal destek olmadığı takdirde yozlaşmaya sonuna kadar kapı aralayan bir adım. Bu kapı kapalı tutulabilecek mi, göreceğiz. Fakat partinin bu konferansla bunu sağlamaya çalıştığı anlaşılıyor.

Siyasi-İdeolojik Çalışma başlıklı ikinci bölümdeki 43. madde tam olarak bununla ilgili. Ekonomik ve toplumsal önlemlerin etkilerinin sistematik biçimde değerlendirilmesini ve uygulamanın raydan çıktığı her durumda alarm verilmesini öngörüyor. 48. maddede ise kamu sektörü dışında çalışacak kesimler arasındaki siyasi-ideolojik çalışmanın yükseltilmesi gerekliliği ortaya konuluyor. Ve bu arada, partinin bu alandaki kalitesinin artırılması, yayınların geliştirilmesi hedefleri konuluyor.

Kadro politikasında özellikle dikkat çeken yeni bir unsur yok. Ancak kadro yetiştirilmesi konusunda asıl alınan önlem, parti ile gençlik örgütü arasındaki mesafeyi kısaltmak olarak tarif edilmiş. UJC’deki çalışmanın niteliğinin yükseltilmesi için toplantıların verimlileştirilmesi, siyasi tartışmaların kuvvetlendirilmesi, üye olma yaşının 16’ya yükseltilmesi gibi önlemler alınması hedefleniyor.

Fakat partiyle UJC’nin yakınlaşması, bundan ibaret değil. Gençlik çalışmasının yeterli olgunluğa ulaşmadığı alanlarda parti birimleri ile UJC birimlerinin birleştirilmesi, ortak çalışması planlanıyor. Parti, daha sistematik hale getirilecek ve her seviyede mutlaka kurulması gerektiği belirtilen ilişkide yalnızca siyasi öncülük rolünü üstlenmeyecek, aynı zamanda kendi kadro kaynağını yaratmaya gözünü dikecek.

Toparlamak gerekirse, ekonomide geçen sene atılan kimi liberalleşme adımlarının, örgüt alanına doğrudan yansıdığını söylemek zor. Raúl, tek partili sistemden asla taviz vermeksizin, demokratik katılımı güçlendirme seçeneğinin altını çiziyor.

Bu arada da, konuşmasında yolsuzluk ve çürümeye karşı büyük bir kampanyanın işaretlerini veriyor. Halihazırda bir temizliğin sürmekte olduğunu, halkın bazı emarelerini gördüğü temizliği bilahare tüm boyutlarıyla açıklayacaklarını belirtiyor. Sözlerinden, üst düzeyde kimi tasfiyeler yapılmakta olduğu anlaşılıyor. Bu konu, Aralık ayında düzenlenen genişletilmiş merkez komite toplantısında ele alınmıştı.

Tüm bunlara rağmen, 6. Kongre’de girilen yolun, devrimin ileri atılmasını sağlayıp sağlayamayacağı sorusu hâlâ ortada duruyor. Küba’da devrimin “tepe taklak gideceği” şeklindeki kötümser öngörüler yanlışlanacak. Fakat parti, ekonomideki dönüşümün, sosyalizmin temellerini zedeler bir toplumsal yansıması olmasını engelleyebilecek mi, bunu zaman gösterecek.

Yiğit Günay

* Bu yazı ilk olarak haftalık Komünist dergisinde yayımlanmıştır.