CDR: Devrimi düşünmek, yaşamak ve savunmak*

Küba toplumu, örgütlü bir toplum. Devrim tarihinde yaşanan her dönüşüme geniş katılımlı bir halk tartışması ve denetimi hakim oldu. Aynı şey, ülke ekonomisinde bazı dönüşümlerin söz konusu olduğu son süreçte de geçerli. Söz konusu tartışma ve denetim sürecini güvenceye alan en önemli toplumsal örgütlenme biçimlerinden birini, Devrimi Savunma Komiteleri (Comités de Defensa de la Revolución-CDR)…

1 Ocak 1959’da Batista’nın devrilmesiyle Küba’da başlayan devrimci süreç henüz kendine sosyalist bir doğrultu çizmeden önce, 28 Eylül 1960’da New York’daki BM toplantısından dönen Fidel Castro, şimdiki Devrim Müzesi’nin önünde halka seslenirken şöyle der: “Bundan böyle kolektif bir gözetim sistemi kuracağız ve emperyalizmin uşaklarının buraya gelip gelemeyeceğini göreceğiz.” İşte böyle kurulur Devrimi Savunma Komiteleri bir öncülü ya da projesi olmadan. (1)

Küba’daki devrimci süreci durdurmaya çalışan emperyalist cephenin yurt içinde düzenlemekte olduğu sabotajlara artık bir de işgalin eklenmesinin söz konusu olabileceğinin farkındadır devrimci önderler. Ve kuruluşundan sadece altı ay sonra Domuzlar Körfezi Çıkartması gerçekleştiğinde CDR’lar, Küba Kadın Federasyonu (FMC) ile birlikte işgale karşı ilk hazırlıklarını tamamlamışlardır bile.

Gerçekten de 1975’de Küba Komünist Partisi ilk kongresini yapana kadar, Domuzlar Körfezi Zaferi ve daha pek çok devrimci ilerlemede, ülkedeki sosyalizasyonu ve politik katılımı örgütleyen gerçek halk inisiyatifleri olan Devrimi Savunma Komiteleri’nin, Küba Kadın Federasyonu’nun, sonradan Genç Komünistler Birliği’ne (UJC) dönüşen İsyancı Gençlik Birliği’nin (AJR) ve Ulusal Küçük Çiftçiler Derneği’nin (ANAP) büyük rolü vardır. (2)

Devrimin gözü kulağı CDR’lar
CDR’lar öncelikle kamu kurumlarında, tarım ve hayvan çiftliklerinde, okullarda ve ormanlarda devrimin sosyalist karakterinin ilan edilmesiyle daha da artan yangınları ve diğer sabotaj eylemlerini engellemek üzere yola çıktılar. Küba ekonomisine zarar vermeyi ve Kübalıları korkutmayı amaçlayan sabatoj ve suikast girişimlerini durdurmak, ABD tarafından finanse edilen karşıdevrimci cephenin deşifre edilmesini sağlamak amacıyla tüm mahalle ve sokaklarda geceleri dahi nöbet tutmaya başladılar. Böylece sadece karşıdevrimci eylemliliklerin azaltılmasıyla kalmayıp, başlangıçta basit bir nöbet organizasyonu gibi değerlendirilebilecek bu etkinlik sayesinde tüm halkı devrimi savunma göreviyle mobilize edebilme yeteneği kazandılar.

Tek ekonomik kaynak insan gücü
Devrim öncesi ekonomisi tümüyle tarıma, tarımda şeker kamışı üretimi ve ihracatına bağlı olan Küba’nın, 1960’lardaki en temel hedefi tarımsal kendi kendine yeterlilik için üretimin ve ürün çeşitliliğinin arttırılmasıydı. (3) Devrimci iktidarın elindeki sınırlı ekonomik kaynaklarla gerçekleştirmesi gereken yeni kahve plantasyonları ve meyve bahçeleri oluşturulması, mevcut çiftliklerdeki üretimin artırılması, ormancılık ve kereste sanayinin geliştirilmesi, yeni otoyolların ve caddelerin yapılması, küçük baraj ve havuzların inşası gibi pek çok şey vardı. Tüm bunlar için yerelliklerde işgücü düzenlemeleri yapılmalı, böylece işsizlik de ortadan kalkmalıydı. Bu amaçla CDR’lar tarafından örgütlenen voluntario denilen gönüllü çalışma tugayları 1960’lar Küba’sının elindeki neredeyse en önemli ekonomik kaynaktı. Gönüllü çalışma tugaylarının oluşturulmasının yanı sıra kalifiye işgücünün oluşabilmesi ve verimliliğin arttırılabilmesi için teknik okullar açılmasında da etkin rol alan CDR’lar tüm bu kolektif çalışma mekanizmaları sayesinde sıradan insanın devrime örgütlenmesini sağladılar ve devrimle evlenip ona hep sadık kalan olan bir kuşak yarattılar.

“Hiçbir şeye inancı olmayan kuşkucu kişiler hiçbir şey başaramazlar”
Elbette karşıdevrime karşı mücadelenin bir başka yolu devrimin ilerlemesiydi. Bunun bilinciyle CDR’lar pek çok farklı alanda rol üstlenmeye başladılar. Herhangi bir işgal durumuna hazırlıklı olabilmek için örgütlenen kan bağışı kampanyaları aynı zamanda kitlelerin yurtseverlik duygusuyla devrimi sahiplenmesini sağlamış, böylece devrimin ilk yıllarına damgasını vuran okuma yazma seferberliğinde CDR’ların aktif rol oynaması da mümkün olmuştu.

CDR’ların kuruluşunu, kitlelerin ruhunda gerçek bir devrimin başlaması olarak değerlendiren Fidel Castro, bu tarihi aynı zamanda toplumsal dönüşümün sağlanmaya başladığı siyasi devrimin başlangıcı olarak saptıyor. (4) CDR’lar mevcut olanaklar dışında tüm potansiyel olanakların seferber edilebilmesini sağlıdılar. Daha güzel bir ülkenin ve yaşamın hayalini kurmaya başlayan Küba halkı, güzel bir şehirde yaşamak için şehirlerini ağaçlandırma kararını alırken hava kirliliğine neden olan gazlardan arındırabilen ve astıma neden olan allerjenleri barındırmayan ağaçları seçti. Çocuk bahçeleri, kültürel alanlar, açık hava tiyatroları, spor kompleksleri, balık tutulabilecek dinlenme mekanları, kişiyi yaratıcı kılabilecek kültürel alanların hayalini kurup bunların inşaasında hep beraber çalışmaya başladı. Kübalılar kendi yararlanacakları, kendilerinin olacağını bildikleri bu yerlerin inşaasında büyük bir heves ve gönüllülükle çalışırken hem işsizlik sorununda yol alındı, hem de işçilerin yabancılaşma duygusundan sıyrılması sağlandı. CDR’lar sayesinde yaratılan olağandışı bir çalışma ruhu ve üretkenlikle devrimci süreç ilerlemeye devam etti.

Okuma yazma kampanyalarıyla elde edilen başarılar sonrasında devrimin yaratacağı yeni insan elbette eğitimli olduğu gibi sağlıklı da olmalıydı. Bunun üzerine CDR’lar aşılama kampanyalarında sağlık bakanlığı ile birlikte çalışarak pek çok bulaşıcı hastalığın hızlı bir şekilde eradike edilmesinde etkili oldular. Sağlık alanındaki misyonlarına daha pek çok şey ekleyen CDR’lar uzunca bir süredir kronik hastalıkların takibinden kadınların yıllık smearlerinin alınmasına kadar pek çok koruyucu sağlık hizmetinin sunulmasında aile hekimleriyle birlikte çalışıyor. Artık hastalıklarla değil hastalık etkenleriyle savaşıyor, çevre temizliği kampanyaları başlatıyor, dönüştürülebilen materyalleri topluyorlar.

Sağlık ve eğitim parametreleri yanında düşük suç oranlarıyla da ünlü olan Küba’da özel dönemde gıda kaynaklarına ulaşımının azalmasıyla beklenenin aksine yüzde 10 oranında azalan suç oranları elbette CDR’ların potansiyel suç eylemini kolaylıkla mahallelerde tanımasıyla başarıldı. (5)

Hala acil toplanabilme yeteğini koruyan CDR’lar her yıl kasırgalardan etkilenen bu Karayip ülkesinde, kasırga öncesi ya da sonrası mobilizasyonu hızlıca organize edebiliyorlar ya da anavatanından uzak ve ABD’de tutulan küçük Elian için 2 milyon kişinin bir günde bir araya gelmesini sağlayabiliyorlar.

Statüko mu, demokrasi mi?
14 yaşından büyük tüm Kübalıların cinsiyet, ırk, din ayırımı yapılmaksızın üye olabilecekleri bir kolektif olan CDR’lar sokak, mahalle, belediye, il ve ülke ölçeğinde örgütlü bulunuyor ve bugün yaklaşık sekiz milyon üyesiyle 133.000 hücrede toplanıyor. (6)

Küba halkı CDR toplantılarında tıpkı bugün KKP 6. Kongresi öncesi ekonomi ve sosyal politikaları tartıştığı gibi her türlü yasa ve düzenleme konusunda fikirlerini belirtme fırsatı buluyor. Her hafta kendi sokaklarında yaptıkları toplantılarda beraber yedikleri yemeğin ardından Fidel’in son konuşması ya da yazısı üzerine sohbet ediyorlar. Yeri geliyor av yasağını, yeri geliyor ev işlerinin ve çocuk bakımının paylaşımını konuşuyorlar. Toplantıda devlet malının özenli kullanılmasından evliliği kötü giden bir çifte öneride bulunmaya kadar kadar her türlü konu gündem edilebiliyor. Tartışmalarında konuları hep ilerleme kıstası ve heyecanıyla ele alıyorlar. Kurulduğundan beri politik katılım ve tartışmaların merkezi olan CDR’lar sayesinde halk tüm fikirlerini ulusal meclise iletme şansı buluyor çünkü her toplantıda mutlaka tutulan raporlar üst kurullara iletiliyor. (7)

CDR’lar dünyadaki tüm sivil toplum modellerine meydan okuyarak ülkedeki 14 yaş üstü nüfusunun yüzde 80’inin örgütlendiği, Küba’ya özgü gerçek birer halk inisiyatifi olmaya devam ediyor.

Aslıhan Çakaloğlu

* Küba'nın gündeminde olan ekonomik reformların arka planını anlamak üzere Bizim Amerika'da yayınlanmaya başlayan yazı dizisinin önceki yazıları için bakınız:

- Çalışmanın onur olduğu ülke, http://haber.sol.org.tr/bizimamerika/calismanin-onur-oldugu-ulke-37315, 24 Aralık 2010.
- Son dönem Küba ekonomisi, http://haber.sol.org.tr/bizimamerika/son-donem-kuba-ekonomisi-37168, 21 Aralık 2010.
- Küba’da özel dönem: aynı anda tüm cephelerde savaşmak, http://haber.sol.org.tr/bizimamerika/kuba-da-ozel-donem-ayni-anda-tum-ce..., 11 Kasım 2010.
- Küba’da planlama tartışmalar, http://haber.sol.org.tr/bizimamerika/kuba-da-planlama-tartismalari-35608, 9 Kasım 2010.
- ABD-Küba ilişkileri: soykırıma varan bir savaş ya da bir Küba destanı, http://haber.sol.org.tr/bizimamerika/abd-kuba-iliskileri-soykirima-varan..., 6 Kasım 2010.
- “Özel Dönem” öncesi Küba ekonomisi, http://haber.sol.org.tr/bizimamerika/ozel-donem-oncesi-kuba-ekonomisi-35035, 26 Ekim 2010.
- Yarı sömürge ekonomisinin Küba devrimine mirası, http://haber.sol.org.tr/bizimamerika/yari-somurge-ekonomisinin-kuba-devr..., 20 Ekim 2010.
- Küba için kaygılanmak, http://haber.sol.org.tr/bizimamerika/kuba-icin-kaygilanmak-34653, 18 Ekim 2010.

Kaynaklar:

(1) Cuba va, http://librinsula.bnjm.cu/1205/2005/septiembre/91/cuba_va/cuba_va360.htm.
(2) Antoni Kapcia, Cuba in Revolution: A History Since the Fifties, Reaktion Books, 2008, ss. 64-88.
(3) Nahide Özkan, 26 Ekim 2010, “’Özel Dönem’ öncesi Küba ekonomisi”, http://haber.sol.org.tr/bizimamerika/ozel-donem-oncesi-kuba-ekonomisi-35035.
(4) Speech by Cuban Prime Minister Fidel Castro at a rally in Havana's Plaza de la revolucion commemorating the eighth anniversary of the Committees for the Defense of the Revolution, http://lanic.utexas.edu/project/castro/db/1968/19680929.html.
(5) Antoni Kapcia, age.
(6) Una foto historica de la creacion de los CDR, http://www.cubadebate.cu/fotorreportajes/2010/09/27/una-foto-historica-d....
(7) Margaret Randall, To Change The World: My Years in Cuba, Rutgers University Press, 2009, ss. 127-133.