Tıp doktorları sünnet için ne diyor?

Danimarkalı doktorlar sağlıklı erkek çocuklarının sünnet edilmesini ahlaki nedenlerle kabul edilemez bulduklarını açıkladı.

bilimsoL

Sünnetin zorunlu bir tıbbi endikasyon olmaksızın -ve hatta kız çocuklarının sünnet edilmesi örneğinde olduğu üzere kadın cinselliğini hazdan arındırmaya yönelik niyetlerle- uygulanması, işlemin dinsel ve kültürel bir ritüel olmanın ötesinde adlı adınca bir tıbbi girişim olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Tıp çevrelerinin sünnetin bir tıbbi girişim olarak ele alınması gerektiği biçiminde bir tutumu ve tıbbi sonuçlarının dinsel ve kültürel nedenlerle dahi hoşgörülmemesi gerektiği biçiminde bir yargısı mevcut.

Dr. Morten Frisch’in Ocak ayında Huffington Post’ta yayınlanan makalesi, hekimlerin ve meslek örgütlerinin bu konudaki tutumuna ilişkin Danimarka örneğini ele alıyor. Makaleyi kısmen kısaltarak BilimsoL okurları için çevirdik:

'KABUL EDİLEMEZ'

Doktorlara göre söz konusu prosedürün sağlığa anlamlı bir fayda sağlayacağı konusu tartışmalı.

Küçük topluluklar oluşturan Müslüman ve ortodoks Musevi cemaatleri hariç Danimarkalılar sağlıklı bir yenidoğanın henüz gelişimini tamamlamamış sağlıklı penisinden bir parçanın kesilmesine dünya üzerindeki başka anne babalar tarafından neden izin verildiğini anlayamıyorlar.

2016 yazında yürütülmüş bir anket çalışmasına göre Danimarkalıların yüzde 87’si 18 yaş altındaki erkek çocukların tıbbi nedenler olmaksızın sünnetinin yasaklanmasını destekliyor. Politikacılar şu ana kadar konuya hassasiyetle yaklaşmakla birlikte sünnet karşıtı fikirlere giderek daha fazla kulak vermek durumunda kalıyorlar.

Danimarkalı doktorların ve meslek örgütlerinin sağlıklı erkek çocuklarının sünnet edilmesini etik bir sorun kabul eden tutumunu İskandinav ülkelerinin tamamı ve bir istisna dışında genel olarak bütün Batı ülkeleri benimsiyor. Sünnetin, bir cerrahi operasyon olması bakımından hem Hipokrat yeminindeki “önce zarar vermeyeceksin/primum nihil nocere” mottosuna ve hem de başta Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi olmak üzere bir dizi uluslararası sözleşmeye de açıkça aykırı olduğu kabul ediliyor.

100 MİLYON DOLARLIK PAZAR PAYI

Sünneti zorunlu tıbbi haller dışında etik dışı kabul eden Batılı ülkelerin istisnası ise ABD. ABD’deki çocuk doktorları, kadın doğumcular, aile hekimleri ve ürologların meslek birlikleri ve yerel sağlık otoriteleri zorunlu bir tıbbi endikasyon olmasa da sünnete karşı çıkmıyor ve sünnet işlemini gerçekleştiriyorlar.

Sağlıklı bebeklerin sünnet derisinin kesilerek çıkarılması ABD’de yıllık birkaç 100 milyon dolarlık “pazar payına” sahip en yaygın cerrahi prosedür. Çeşitli ülkelerdeki meslek birlikleri sünnetin zararsız ve sağlığı destekleyen bir girişim olduğu yönünde ABD’deki yaygın inanışa karşı çıkan yayınlar yaptılar -işin aslı dünya üzerinde sağlıklı erkek çocuklarda sünneti öneren tek bir meslek birliği dahi bulunmuyor.

2016 Aralık ayında Danimarka Tabipler Birliği sünnet konusundaki revize edilmiş tutum belgesini yayınladı. Birlik alışılmadık netlikteki görüşünü 29185 üyesi adına şu sözlerle açıkladı:

Tıbbi endikasyonu bulunmadığı halde erkek çocuklarının bilgilendirilmiş onamı olmaksızın sünnet edilmesi etik dışıdır. Bu nedenle sağlığı hakkında karar verme ehliyeti kazanmadan ve 18 yaşını tamamlamadan erkek çocukları istekleri dışında sünnet edilmeyecektir. (O’nun bedeni O’nun kararı)

Tıbbi otoritelerin ve kitle iletişim araçlarının intakt ( sağlam/bütünlüğünü koruyabilmiş/sünnet edilmemiş) erkek genital organını tehlikeli, zor temizlendiği için enfeksiyona açık ve çirkin bulduğu bir kültürde yetişen çoğu Amerikalı için, çok az sayıda sünnet işleminin gerçekleştiği Danimarka gibi bir ülkede erkek genitalyasının sağlık durumu merak konusu.

CİDDİ SORUNLARA NEDEN OLUYOR

Apandisi (kör barsak) olan her bireyin apandisit (kör barsak iltihabı) olma ihtimalinin ya da sağlam dişlere sahip birinin zaman içerisinde diş çürüğü sorunuyla karşılaşma ihtimalinin bulunması gibi, sünnet olmamış erkekler de yaşamları boyunca ara sıra ürogenital sorunlar yaşayabilirler elbette. Bununla birlikte erişkinlikte nadiren de olsa karşılaşılabilecek ve kolayca ve etkin biçimde tedavi de edilebilecek kimi durumlardan korunmak adına sağlıklı dokuların kesilip atılması etik dışı bir kötü tıbbi uygulamadır. O halde neden bir çocuğun sağlıklı, işlevsel ve duyarlı penis dokusunu kesip atıyoruz?

Pediatrics’te 2016 yılında yayınlanan bir çalışmaya göre 200 sünnet olmamış çocuktan yalnızca biri tıbbi zorunluluk nedeniyle 18 yaşından önce sünnet olmak durumunda kalmış. Bir başka deyişle, yenidoğan bir erkek bebeğin bebeklik, çocukluk ve ergenlik yılları boyunca sünnet olmaksızın yetişkin hale gelebilme olasılığı yaklaşık olarak yüzde 99.5 civarında. Bu yalın bilgi ailelerin tıbbi bir gereklilik olmadıkça cerrahi işlemlerden uzak durmasını sağlayabilir. Çocukların, kendileri için karar vermeleri gerektiğinde sünnetin erkek genitalyasının işlevi, boyutları, duyarlılığı ve fiziksel görünümü üzerindeki sonuçlarını kavrayabilecek kadar büyümelerine izin verilmeli.

Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen’in “İmparatorun Yeni Giysileri” masalında pahalı ve gösterişli kıyafetlerle halkı selamlayan imparatorun aslında hiçbir şey giymediğini, çırılçıplak olduğunu gören bir çocuk gördüklerini haykırmadan duramamıştır:” Anne bak! imparator çıplak!” Danimarka Tabipleri Birliği bu tarz metinlerde kullanılagelen alışılmış diplomatik dili kullanmak yerine tıpkı bu masaldaki dürüst çocuk gibi sözünü sakınmamış, “Sünnet İmparatorluğunu” uzun zamandır destekleyen sahtekarlık ve açgözlülüğün  yaldızlarını dökmüş, ipliğini pazara çıkarmıştır.

Sünnet gibi çocukluk çağı boyunca sağlığa faydaları gösterilemeyen, doğal ve işlevsel bir beden bölgesinin değişmesine neden olan, riskler taşıyan, ağrılı, geri dönüşü olmayan, yüzde 5 ila 20 arasında üretra çıkışında patolojik darlığa neden olabilen bir tıbbi prosedüre zorunlu olmadıktan sonra kimse maruz kalmamalıdır. Sünnet Danimarka Tabipleri Birliği tarafından belirtildiği gibi etik olarak kabul edilemez. 


Kaynak haber: http://www.huffingtonpost.com/entry/denmarks-29000-doctors-declare-circu...