Çölyak: Geçmiş virüs enfeksiyonu gluten hassasiyetini tetikliyor

Yeni yayınlanan bir çalışma çocuklukta yaşanan ve belirtisiz geçen reovirüs enfeksiyonlarının bağışıklık sisteminin dengesini bozarak, glutene karşı aşırı hassasiyeti tetikleyebildiğine işaret ediyor.

Mehmet Somel - bilimsoL

Vücudumuz sürekli dışarıdan gelen proteinlerle karşılaşıyor. Antijen adı verilen bu proteinler bakterilerden, virüslerden veya yediğimiz bitki veya hayvan ürünlerden gelebilir. Bağışıklık sistemimiz bu proteinlerle etkileşip, gerçekten zararlı olup olmadıklarına dair bir karar verip, duruma göre bir karşı saldırı başlatıyor. 

Bu karşı saldırılar vücudu mikrop istilalarına karşı korumanın başlıca yolu. Ama yanlış alarmlar da aynı ölçüde yıkıcı olabiliyor. Özbağışıklık (otoimmünite), yani bağışıklık sisteminin vücudun kendisine karşı saldırıya geçtiği, yangıya yol açtığı ve sağlıklı vücut hücrelerine zarar verdiği bozukluklar çok yaygın. Bunların arasında türlü alerjiler, çölyak hastalığı (gluten enteropatisi), tip 2 şeker hastalığı, multipl skleroz (MS), Behçet gibi yaygın hastalıklar bulunuyor.

Özbağışıklık hastalıklarının basit bir evrimsel açıklaması var: Sürekli ve çok hızlı evrilen mikroplar karşısında bağışıklık sistemlerinin bir türlü optimuma ulaşamamasından kaynaklanıyorlar. Bağışıklık sistemi aşırı hassas olduğunda vücuda zarar veriyor, fazla rahat davrandığında enfeksiyona izin veriyor.

ÇÖLYAK: GENETİK VE GLUTEN HERŞEYİ AÇIKLAYAMIYOR

Geçen hafta Şikago'dan bir ekibin yayınladığı yeni bir çalışma çölyak hastalığının mekanizmasını inceledi. Çölyak, 100 kişiden birinde görülen ciddi bir hastalık. İnci bağırsak hücreleri, T hücresi adı verilen akyuvarların aşırı aktivitesinden hasar görüyor. Sonuçta besin elimi azalıyor, vücut zayıflıyor ve çocuklarda büyüme süreci olumsuz etkileniyor. 

Çölyakın gelişiminde bir yandan genetik etmenlerin (belli bir bağışıklık gen sürümü taşımanın), aynı zamanda da buğday ve arpada bulunan glutenin de rolü olduğu uzun zaman önce farkedilmişti. Besinde gluten alımı, genetik yatkınlığı olan bu kişilerde bağışıklık sistemini alarma geçiriyor, aşırı yangıya ve ince bağırsakta zarara yol açıyor.

Ama ilginç biçimde, çölak hastalığına genetik olarak meyilli kişilerin ancak %3 ila 4'ünde glutene duyarlılık görülüyor. O halde hastalığın kimde ve neden ortaya çıktığını ne belirliyor?

Bazı epidemiyoloji (hastalık sıklığı) araştırmaları çocuklukta viral hastalık geçirmekle çölyak başlangıcı arasında bir bağ olduğunu savlamışlardı. Yeni makalenin yazarları da bir fare modeli kullanarak, reovirüs adlı bir virüs soyunu bulaştırdıkları farelerin bağırsaklarında T hücrelerinin alarma geçtiğini keşfettiler.

REOVİRÜS: ACISI SONRADAN ÇIKIYOR

Çalışmada, virüsle karşılaştıktan sonra bağırsakta bağışıklık sistemini düzenleyen hücrelerin besinden gelen proteinlere müsamahalarının azaldığı bulundu. Bunun yerine özel kimyasallar salgılayarak T hücrelerini aşırı ölçüde aktive etmeye başladılar. 

Reovirüsler insanlara hayatları boyu sıkça bulaşıyor ama enfeksiyonları genelde çok hafif belirtilere yol açıyor. Yeni çalışma ise reovirüslerin uzun vadede dolaylı ve beklenmeyen etkileri de olabileceğine işaret ediyor. 

Öte yandan reovirüs soyundan olan rotavirüs, dünyada özellikle fakir ülkelerde ishal kaynaklı çocuk ölümlerinin başlıca sebepleri arasında.

FAREDEKİ SONUÇLAR İNSAN İÇİN DE GEÇERLİ Mİ?

Fare, insan fizyolojisi ve hastalıkları için kullanılan en yaygın memeli modeli. Elbette bu olgu ancak evrimsel bir çerçevede anlam kazanıyor - eğer canlıların ortak kökeni ve akrabalığını varsaymıyor olsaydık, fare deneylerinden çıkan sonuçların insan çoğunlukla için de geçerli olacağını varsayamazdık.

Araştırma ekibi, fare sonuçlarını doğrulamak için çölyak hastalarında geçmiş reovirüs bulaşmalarının izlerini aradılar. Hastaların kanlarında reovirüse karşı vücudun ürettiği antikorları ölçtüler. Gerçekten de hastalarda reovirüs antikorları kontrol grubuna göre daha yüksekti. Bu da geçmişte reovirüs bulaşan bireylerde çölyak ihtimalinin yüksek olabileceğini ima ediyor (ama tabii kesin kanıt değil, yalnızca bir korelasyon).

ÇOCUKLARI KORUMAK

Çalışma, ciddi belirti üretmeyen virüs veya bakterilerin bile, özellikle çocuklara bulaştıklarında bağışıklık sisteminin dengesini bozabildiğini gösteriyor. Vücudumuzda yaşayan trilyonlarca mikroorganizma ve virüsün fizyolojimize etkisini daha iyi tanımamız, yaygın hastalıkların çevresel sebeplerini daha iyi anlamamıza ve bunlarla mücadeleyi daha etkili yürütmemizi sağlayabilir. 

Çalışma aynı zamanda erken yaşta çocukları fizyolojik veya psikolojik streslerden korumanın toplum sağlığı için yaşamsal önemde olduğu fikrini de dolaylı olarak destekliyor. Tüm toplumu kapsayan yaygın bir koruma programları ancak eşitlikçi bir sosyal düzende mümkün görünüyor.

Kaynaklar: Verdu ve Caminero, 2017, Science, "How infection can incite sensitivity to food", http://science.sciencemag.org/content/356/6333/29.full
Bouziat vd, 2017, Science, "Reovirus infection triggers inflammatory responses to dietary antigens and development of celiac disease", http://science.sciencemag.org/content/356/6333/44.full