İnsanda büyük beyin evrimi 'sarmalı'

Geçen ay yayımlanan bir teorik biyoloji makalesine göre, insanda büyük beynin evriminde yavru-ebeveyn ilişkisi kilit rol oynamış olabilir.

bilimsoL - Mehmet Somel

Yazarlar, en yakın akrabamız olan şempanzelere göre 3-4 daha büyük olan beynimizin evrimine dair teorik bir açıklamayı matematiksel modelleme yoluyla test etti.

Modelde ebeveynin beyin büyüklüğü, zekası ve doğum yaşı ana parametreler olarak kullanıldı. Büyük beyinli bebeklerin doğması, yani anne rahminden çıkması zor olduğu için, beyin büyüklüğü arttıkça doğum yaşının geriye gittiği biliniyordu.

Yazarlar bu nedenle, beyin büyüklüğü arttıkça bebeklerin daha erken ve ebeveynlere daha bağımlı doğacağını tahmin ettiler.

Gerçekten de şempanze bebekleri doğduklarında insan bebeklerinden daha olgun oluyor ve daha çabuk ebeveynlerden bağımsız hareket etmeye başlıyorlar. İnsanda ise bağımlılık ilişkisi uzun yıllar sürüyor.

Yazarların modeli, daha bağımlı bebekleri koruyacak ve besleyecek ebeveynlerin de daha zeki olması gerektiğini tahmin etti. Modellerinde, erken doğan bebekleri kollama ihtiyacı, daha yüksek zeka yönünde doğal seçilime yol açıyor. Ancak seçilen zeki bireylerin yavruları da daha büyük beyinli oluyorlar. Bu da modelde bir tür "sarmal" halinde, beyin büyüklüğünün sürekli artmasını sağlıyor.

Yazarlar, büyük beyin evriminde başka süreçlerin de mutlaka rol aldığını, ama bağımlı bebeklere bakma ihtiyacının yarattığı doğal seçilim baskısının da hesaba katılması gerektiğini söylüyor. Aynı zamanda insanda zekanın doğuştan gelmediğini, bebek ve çocukların yetişkinlerle ilişkisi yoluyla geliştiğini hatırlatıyor. Yetişkinlerle temas etmeyen çocukların ciddi otizm ve zeka geriliğinden muzdarip oldukları biliniyor.

Öte yandan, insanda büyük beyin evrimi doğum sürecini zorlaştırmış. Muhtemelen insan anneler genelde başka bireylerden yardım alırken, hamile şempanzeler tek başlarına rahatlıkla doğurabiliyor.


İlgili makale: Piantadosia ve Kidda, 2016, PNAS, "Extraordinary intelligence and the care of infants", dx.doi.org/10.1073/pnas.1506752113