Gıda kaynaklı hastalıklar halk sağlığını tehdit ediyor

Hayvanlardan bulaşan hastalıkların düşüş oranları durmuş, kimi örneklerde artma seyri gösterirken gıda güvenliği için toplumcu bir mücadele gerekiyor.

soL - Bilim ve Aydınlanma

Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) ve Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) 12 Aralık 2018 tarihinde, zoonoz hastalıkların ve gıda kaynaklı salgınların kaynakları ve ortaya çıkış eğilimleri ile ilgili bir rapor yayımladı. 28 Avrupa Birliği (AB) üyesi ve 9 üye olmayan Avrupa ülkesinin 2017 yılına ait verilerinin değerlendirildiği raporda, en yaygın olarak gözlemlenen gıda kaynaklı hastalıklardan Campylobakter, Salmonella ve Listeria enfeksiyonlarının yanı sıra E.coli, sığır tüberkülozu, brusella, kuduz gibi zoonoz hastalıkların kaynakları ve dağılımları ile ilgili veriler de sunuldu.

Raporda özellikle gıda kaynaklı enfeksiyonların görülme sıklığında 2008 yılı itibariyle gözlemlenen düşüşün durakladığına dikkat çekiliyor. Campylobakter ve Salmonella vakalarının görülme sıklığı son beş yılda sabit kalırken, Listeria vakalarında artış gözlemlenmiş.

Gıda kaynaklı salgınların yaklaşık yüzde 15'ine yol açan Salmonella enteritidis vakalarında 2013-2017 yılları arasında bir düşüş yaşanmamış. Bu eğilim yumurta tavuklarında da benzer şekilde seyrediyor. Salgınların büyük çoğunluğu enfekte et ürünleri ve yumurtadan kaynaklanıyor.

Düşüş eğilimi göstermeyen bir diğer hastalık da Campylobakter enfeksiyonları. Yaygın olarak bildirilen bu etken en çok tavuk eti (yüzde 37,4) ve hindi etinde (yüzde 31,5) tespit edilmiş.

Son beş yılın verilerine bakıldığında Listeria enfeksiyonlarında ise bir artış olduğu görülüyor. Özellikle yaşlıların etkilendiği bu enfeksiyonda ölüm oranı, 84 yaş üzerindeki grupta yüzde 24'e ulaşmış durumda. AB genelinde her 10 listeriyoz hastasından birinin hayatını kaybettiği bildiriliyor. Listeria etkenine en yüksek oranda balık ve deniz ürünlerinde rastlanırken, bunları hazır salatalar takip ediyor.

2017 yılında AB genelinde haftada 100 adet gıda ve su kaynaklı salgın bildirilirken, bu enfeksiyonlar AB ülkelerindeki başlıca hastalıklar arasında sayılıyor. Duyarlı gruplarda ölümle sonuçlanan listeriyoz vakalarının sayılarındaki yükselme ise endişe uyandırıyor.

Türkiye'de ise, gıda kaynaklı enfeksiyonlar ve gıda zehirlenmelerine ait yeterli ve güvenilir veriye ulaşmak zor. Bu vakalar Sağlık Bakanlığı tarafından, genel enfeksiyon hastalıkları içinde ya da genel zehirlenmeler başlığı altında yayınlandığı için ayırt edilmeleri mümkün olmuyor. TÜİK tarafından açıklanan ölüm nedeni istatistikleri arasında "dışsal yaralanmalar ve zehirlenmeler" başlığı yer alıyor ancak bunların arasında gıda kaynaklı hastalıklara bağlı ölümle sonuçlanan vakaların sayısı tespit edilemiyor. Enfeksiyon kaynaklarının ve ortaya çıkış eğilimlerinin düzenli takibi için bir Gıda Güvenliği Meclisi'nin kurulması büyük önem taşıyor.

Son yıllarda artış gösteren zoonoz ve gıda kaynaklı hastalıklar toplum sağlığı açısından önemli bir tehdit oluşturuyor. Bulaşıcı hastalıkların yüzde 60'ı ve yeni ortaya çıkan hastalıkların yüzde 75'inin hayvansal kaynaklı olduğu biliniyor. Bu alandaki mücadelenin önündeki en büyük engellerden biri, gıda sektörünün kâr amaçlı işleyişinin denetim mekanizmalarını aksatması iken, küresel iklim değişikliği de vektör-kaynaklı hastalıkların ortaya çıkışını ve yayılımını etkiliyor.  Ortaya çıkan bu tablo, Tek Sağlık yaklaşımının önemini gözler önüne seriyor. Bu yaklaşımın hayata geçirilmesi içinse, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinden veteriner hizmetlerine, sağlık politikalarından gıda güvenliğine kadar bütünlüklü bir planlama gerekiyor.


Kaynaklar:

Haber kaynağı: http://www.efsa.europa.eu/en/press/news/181212

EFSA, ECDC (2018) The European Union summary report on trends and sources of zoonoses, zoonotic agents and food‐borne outbreaks in 2017. EFSA Journal, 16, e05500. https://doi.org/10.2903/j.efsa.2018.5500