Kırmızı şarap kalp hastalıklarından nasıl koruyor?

Yüksek risk faktörlerine rağmen kalp damar hastalıklarındaki düşük oran “Fransız paradoksu” olarak isimlendiriliyor ve kırmızı şarap tüketimiyle ilişkilendiriliyor.

Giray Enkavi - bilimsoL

Yüksek miktarda doymuş yağ ve kolesterol tüketimine karşın, Fransız toplumunda kalp damar hastalıklarının görülme oranı, bunları daha az tüketen diğer batı toplumlarına göre oldukça düşük. Yüksek risk faktörlerine rağmen kalp damar hastalıklarındaki düşük oran “Fransız paradoksu” olarak isimlendiriliyor ve kırmızı şarap tüketimiyle ilişkilendiriliyor. Bilim insanları, kırmızı şarabın bu pozitif etkisine resveratrol denilen bir flavonoid molekülün önemli bir katkısı olduğunu saptadı. Üzüm, ahududu, böğürtlen, dut, yer fıstığı, mor patlıcan ve mor lahana gibi besinlerde de bulunan resveratrolün, antioksidan ve iltihap giderici olmasının yanı sıra, kötü kolesterolün oksitlenip daha tehlikeli hale gelmesini önlediğine yönelik kuvvetli bulgular var.

Besin takviyesi olarak da popüler kullanıma erişen resveratrolün kalp damar sağlığına olumlu katkısının temelindeki moleküler mekanizmayı henüz tam olarak bilmiyoruz. 2017 yılının Aralık ayında Nature Scientific Reports’ta yayımlanan bir makalede, resveratrolün hücre zarını oluşturan yağ molekülleriyle nasıl etkileşime girdiği ve hücre zarının fiziksel özelliklerinde ne tür değişikliklere yol açtığı bilgisayar simülasyonları kullanılarak incelendi. Simülasyonların üstüne kurgulayarak yaptıkları deneylerde, aynı araştırmacılar resveratrolün hücre zarını iki enzimin saldırısından koruduğunu gösterdiler.

Model yağ molekülleriyle yapılan bu araştırmaya göre, resveratrol zarı inceltip onun yüzey alanını genişletir ve esnekliğini artırır. Bu etkinin, kolesterolün zar üzerindeki etkisinin zıttı olması oldukça ilgi çekici. Aynı zamanda resveratrol, zardaki yağ moleküllerinin suyla temas eden yüzeyine yakın olarak konumlanır. Bu pozisyonda oryantasyonu esnek resveratrol molekülleri, yağ molekülleriyle direkt etkileşime geçer. Araştırmacılar, bu etkileşimin iki fosfolipaz enzimin (PLA1 ve PLA2) yağ moleküllerini parçalamasını engellediğini deneysel olarak da tespit etmişler.

PLA2 enzimi yağ moleküllerini kesip hücre zarına zarar verir. Ayrıca, yüksek PLA2 aktivitesi kalp hastalığı ve kalp krizi riskinin göstergesi olmakla beraber bu aktivitenin kanserle ilişkisi olduğu da düşünülüyor. Diğer yandan, PLA1’in fizyolojik etkileri henüz bilinmiyor. Araştırmacılar, resveratrolün sağlığa yararlı birçok koruyucu etkisinin özellikle PLA2’nin sebep olduğu hücre hasarı ve enflamasyonu engellemesiyle açıklanabileceğini iddia ediyorlar. Yazarlara göre, bu tür moleküler araştırmalar, kalp damar sağlığını daha etkili bir şekilde koruyacak resveratrol benzeri moleküllerin geliştirilmesine katkı sağlayabilir.


Kaynaklar:

Fei, Q., Kent, D., Botello-Smith, W.M., Nur, F., Nur, S., Alsamarah, A., Chatterjee, P., Lambros, M., and Luo, Y. (2018). Molecular Mechanism of Resveratrol’s Lipid Membrane Protection. Scientific Reports 8, 1587. doi:10.1038/s41598-017-18943-1

Wu, J.M., and Hsieh, T. (2011). Resveratrol: a cardioprotective substance. Annals of the New York Academy of Sciences 1215, 16–21. doi: 10.1111/j.1749-6632.2010.05854.x