Genom gözünden insanın tarihsel yolculuğu

Geçtiğimiz ay Nature dergisinde ard arda yayınlanan üç makale modern insanın son 200 bin yıl içindeki yolculuğuna dair bilgilerimizi derinleştiriyor: Bulunamayan davranış genleri, tutunamayan göçmenler...

Ezgi Altınışık - bilimsoL

Geçtiğimiz ay Nature dergisinde ard arda üç makale yayımlandı. Üç çalışma da büyük çaplı genetik veri kullanarak, modern insanın geçmişine dair bilgilerimizi derinleştirdi. 

Üç makale ile birlikte birçok topluma ait 500’den fazla yüksek kaliteli genom (tüm DNA) dizisi kamuya açık hale geldi. Bu veri setleri üzerinde gelecekte yapılacak çalışmalar, türümüzün Afrika’dan dünyaya yayılan yolculuğunun ayrıntılarını daha da netleştirebilir. 

Harvard Üniversitesi’nden araştırmacıların öncülüğünde gerçekleştirilen ve çok sayıda başka ülkeden araştırmacının da yer aldığı ilk çalışmada, dünya çapında 142 insan topluluğundan 300 bireye ait DNA verileri incelendi. Topluluklar, yazarlara göre "insan toplumlarının genetik, dilsel ve kültürel çeşitliliğini temsil edecek şekilde" seçilmişti.

Çalışmada daha önce bilindiği gibi en yüksek genetik çeşitliliğin Afrika'da olduğu teyid edildi. Beklenmeyen sonuçlarından biri ise, 40 ila 60 bin yıl önce Afrika dışına göç eden insan topluluklarında DNA'da mutasyon biriktirme hızının, Afrikalı topluluklara göre %5 daha yüksek çıkmasıydı. Yazarlar, bunun sebebinin belirsiz olduğunu ifade ediyorlar.

SAPİENS MUTASYONU GERÇEK Mİ?

Çalışmada ayrıca, bazı arkeologların modern insanda 50 bin yıl önce aniden ortaya çıktığını düşündükleri davranış değişikliklerinin (örneğin alet yapımındaki değişikliklerin), genetik bir değişimden kaynaklandığı hipotezi test edildi. Bu fikre göre sinir sistemiyle ilgili faydalı bir mutasyon ortaya çıkmış insan toplulukları arasında hızla yayılmıştı.

Ancak yapılan analizler herhangi bir gen için tüm insan gruplarının ortak atasının en az 100 bin yıl öncesine uzandığını gösteriyor. Bu da "50 bin yıl önce aniden ortaya çıkıp yayılan modern insan davranışı mutasyonu" fikriyle uyumsuz. 

Dolayısıyla yazarlar, son 50 bin yılda ortaya çıkan modern insan davranışının bir ya da birkaç mutasyona dayanmadığını, muhtemelen kültürel değişimler ve yeni karşılaşılan ortamlar sonucu olduğunu belirtiyor. Bu sonuç bir kez daha biyolojik belirlenimci yaklaşımın yanlışlığa işaret ediyor.

Öte yandan yazarlar, davranışla ilgili genler üzerinde son 50 bin yıl içinde hiç doğal seçilim yaşanmadığını söyleyemeyeceklerini belirtiyorlar. Yalnızca, buna dair bir genetik veri yok.

Bu çalışmayla ayrıca bir süredir tartışma konusu olan Andaman, yerli Avustralya ve Yeni Gine toplumlarının Afrika’dan çıkış zamanı analiz edildi. Uzun süredir, Afrika'dan iki göç olduğu, ilkinin Avusturalya'ya vardığı, ikincisinin ise Avrasya'ya yayıldığı düşünülüyordu. 

Yeni makalenin analizi, Afrika dışına göçmüş tüm bu toplumların atalarının Afrika’dan tek bir göç dalgasıyla çıktığına işaret ediyor. Ancak yine aynı dergide yayımlanan, dünya çapında 148 topluluğa ait 483 birey üzerinde yapılan bir diğer çalışmada, Yeni Gine yerlilerinin, Afrika’dan biraz daha önce çıkan, ayrı bir göç dalgasıyla hareket ettiğini dile getiriliyor. Öyle görünüyor ki bu tartışmanın sonuçlanması için biraz daha beklememiz gerekecek.

TUTUNAMAYAN GÖÇMENLER

İkinci çalışmanın ilginç bir sonucu ise, Afrika'dan Avrasya'ya bilinen insan göçünden (40 ila 60 bin yıl önce) daha önce bir başka göçün yaşandığı, ama bu ilk göçmenlerin yok olduğuydu. Bu sonuç, daha önce Altay dağlarında bulunan bir Neandertal bireyinin genomunda modern insan karışması tespitiyle de uyumlu. Bir başka deyişle, Afrika'dan ilk çıkan modern insanlar, tutunamamışlar. Bugünkü Avrasyalılar ve Avusturalyalılar ise ikinci göçün/göçlerin torunları.

Avusturalya (Sahul), Uzak Asya ve Avrupa'nın demografik tarihi, Pagani vd. tarafından farklı soyların ayrışıp birleştiği metro haritasını andıran bir görselle özetlenmiş

Üçüncü çalışmada ise Avustralya Aborjinlerinin genetik verilere dayanan toplum tarihi ele alındı. 25 Papualı ile Pama–Nyungan dillerini konuşan 83 Aborjin bireyine ait örnekle yapılan çalışmada, bu iki toplumun 25 ila 40 bin yıl önce birbirinden ayrıldığı ortaya çıktı. Pama–Nyungan dillerinin linguistik yayılışı hipotezini destekleyen veriler, Aborjin toplumlarının Holosen dönemde (10 bin yıl öncesinden başlayıp günümüze kadar gelen jeolojik dönem) Avustralya’nın kuzeybatısına göç ettiğini gösterdi. Bu çalışmada da Aborjin ve Papualıların, Afrika’dan diğer toplumların atalarıyla beraber çıktığı iddia ediliyor.

Bu son çalışmada, Aborjinlerin yaşadıkları çöl koşullarına bağlı olarak bazı genlerinde doğal seçilim izleri gözlendi. Sonuçlara göre, çöl soğuğuna adaptasyonu sağlayan tiroid sistemle ilişkili genler ve susuzluğa adaptasyonu etkileyen ürik asitle ilgili genler zaman içerisinde doğal seçilime uğramış. 


İlgili makaleler: 
Malaspinas, vd., "A genomic history of Aboriginal Australia."Nature (2016). doi:10.1038/nature18299
Pagani, vd., "Genomic analyses inform on migration events during the peopling of Eurasia." Nature (2016). doi:10.1038/nature19792
Mallick, vd., "The Simons Genome Diversity Project: 300 genomes from 142 diverse populations." Nature (2016). doi:10.1038/nature18964