Türkiye 'internetin merkezi' mi oldu?

Binali Yıldırım geçtiğimiz günlerde ICANN tarafından İstanbul'da kurulması planlanan yeni aktarım merkezinden hareketle, Türkiye'yi “internetin merkezi” ilan etti. Fakat bu gerçeklerle pek bağdaşmıyor.

Dünya genelinde internetin çok merkezli ve kolektif olarak nasıl idare edilebileceği, nasıl daha katılımcı hale getirilebileceği gibi konularda tartışmalar sürerken, Binali Yıldırım İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu (ICANN, Internet Corporation for Assigned Names and Numbers) tarafından İstanbul'da kurulması planlanan yeni aktarım merkezi fikrinden öylesine etkilenmiş olacak ki, her geçen gün sansür ve hukuksuz izleme skandallarıyla sarsılan ve internet kullanımı konusunda daha baskıcı hale gelen Türkiye'yi “internetin merkezi” ilan etti.

İstanbul'da ICANN Aktarım Merkezi
ICANN CEO'su Fadi Chehade şimdiye kadar Asya'ya ICANN tarafından yeterince hizmet götürülmediğini ve bundan sonra Asya'ya daha iyi bir hizmet götürebilmek ve daha az ABD odaklı olmak adına, temel operasyonlarının Singapur, İstanbul ve Los Angeles'ta yer alacak üç küresel sunucu arasında bölüştürüleceğini belirtti.

GulfNews haberine göre kurum, Asya'ya hizmet vermek için Singapur, Avrupa, Afrika ve Orta Doğu'ya hizmet vermek için İstanbul, Kuzey ve Güney Amerika'ya hizmet vermek için ise Los Angeles'taki aktarma merkezlerini kullanacak.

Chehade Ankara'da ilgili bakanlarla görüştüklerini ve bütün sunucuları bu yılın ortasına kadar yerleştirmeyi planladıklarını, bunlardan ilkinin İstanbul'da olacağını açıkladı. Bu merkezlerin ICANN'in küresel işleyişinin bir parçası olacağını belirten Chehade “Değişim içeriden gelmelidir. İnsanlara bir yerlere gidip ofis açmalarını söylemekle yetinemeyiz, bu onların bizim hoparlörlerimiz haline gelmelerine sebep olur. Esas olarak işleyişimizi ve yapılanmamıza yeni insanları katış şeklimizi değiştirmemiz gerekmektedir. İşte bunu gerçekleştirebildiğimizde farklı bir organizasyon olacağız.” şeklinde konuştu. Chehade ayrıca, dünyanın farklı yerlerindeki insanların nelere ihtiyaç duyduklarını ABD'de oturarak tahmin etmenin mümkün olmadığını dile getirdi.

ICANN Nedir?
İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu (ICANN), internet alan adları sisteminin teknik yönetimini, IP adres alanlarının tahsisini, TCP/IP protokol değişkenlerinin belirlenmesini ve internet ana servis sağlayıcı sisteminin idaresini koordine etmekle görevli, teknik, akademik ve iş dünyasından kişilerden oluşan geniş bir kadroya sahip bir özel sektör kuruluşudur. Şu anda Türkiye'de Üst Seviye Alan Adı (TLD, Top Level Domain) idaresi ICANN’e bağlı olarak Orta Doğu Teknik Üniversitesi tarafından gerçekleştirilmektedir.

Yerel Bağlantı Ofisleri
Chehade'nin açıklamasına göre ICANN, yeni aktarım merkezlerin yanı sıra bazı yerelliklerde ayrıca bağlantı ofisleri açmayı planlıyor. Bu ofislerde sözkonusu ülke vatandaşlarının çalışması, ve dolayısıya bölge hakkında daha detaylı bilgiye sahip olunarak hizmet kalitesinin artırılması hedefleniyor.

Bu değişikliklerin uzun zamandır fazla ABD-odaklı olmakla eleştirilen ICANN'in “imajını tazelemek” amacıyla yapıldığı biliniyor.

Peki Bakanlık Bunu Nasıl Anladı?

Yurt Gazetesi'nin 16 Mart tarihli haberine göre Bakan Binali Yıldırım bulut bilişim konusunda yaptığı gaflardan sonra bu sefer de internet alan adları idaresi konusuna el atmış ve “İzmir'den Türkiye Ekonomisine Bakış” toplantısında ortaya inciler saçmış. Haberdeki açıklamalara bakılırsa, Binali Yıldırım'ın internet mimarisi ve internetin çalışma prensibi ile ilgili birçok yanlış bilgiye sahip olduğunu düşünmek mümkün.

Yıldırım'ın bilmediği bazı internet gerçekleri şöyle:

● İnternet “dağıtılan” bir şey değil, küresel bir bilgisayar ağları sistemidir. Kimi zaman “ağların ağı” olarak da anılır. Bu ağ üzerinde dağıtılan esas şey veridir ve veri paketler halinde, TCP/IP protokolüne göre iletilir.

● İnternet bugünkü haliyle “bulunmuş” değil. 1960'lardan itibaren birçok araştırmacı ve araştırma laboratuvarının paket anahtarlama (“packet switching”) teknolojisi üzerine yaptıkları çalışmalar sayesinde gitgide gelişerek evrimleşti. Küçük ve yalnızca iç iletişim için kullanılan dışa kapalı bilgisayar ağlarından, dünya çapındaki bir iletişim ağları sistemine dönüşerek bugünkü halini aldı. Hâlâ da yapısal olarak gelişiyor ve değişiyor. Binali Yıldırım'ın kastettiği ABD temelli proje muhtemelen ARPANET'tir (dünyanın ilk işlevsel paket anahtarlamalı ağı) fakat bugünkü anlamıyla “İnternet”in tek öncüsü değildir (bkz. CYCLADES, NPL, vb.)

● İnternetin bir “merkezi” yoktur. Veri paketlerinin yönlendirilmesinde (“routing”) ve alan adı hizmetlerinde (DNS) belli bir sistematik ve hiyerarşi olmasına, ve bu anlamda önemli sunucuların bulunduğu ülkelerin kullanılan teknoloji üzerinde büyük bir kontrole sahip olmalarına rağmen (örneğin dünyadaki DNS kök sunucularının çoğunluğunun -13 taneden 10 tanesi- orijinal olarak ABD'de yer almış olması), internet çoğunlukla dağınık (“decentralized”) bir sistemdir. Bütün internet trafiğinin Los Angeles'ta toplanıp dağıtıldığı doğru değildir. Bir makineden bir başka makineye gönderilen veri paketleri mümkün olan en kısa yolu izleyerek hedeflerine ulaşır, bu süreçte de çoğunlukla yerel sunuculardan geçerler.

● İstanbul'da kurulacak olan aktarım merkezi, alan adlarının çözümlenmesinde Avrupa, Afrika ve Orta Doğu'ya hizmet verecek. Bu gelişme, Türkiye'nin gücünü ve teknolojik gelişkinliğini değil, coğrafi pozisyonunun önemini göstermektedir. ICANN daha küresel hale geliyor ancak bu internetin bölgesel idaresinin Türkiye'ye verilmesi anlamına gelmiyor. ICANN ve benzeri kuruluşların temel hedeflerinden birinin hükümetler tarafından internet üzerinde egemenlik kurulmasını engelleyerek interneti insanlığın özgür kullanımına açmak olması gerektiği de göz önünde bulundurulduğunda, ortada Yıldırım’ın anladığı gibi bir durumun olmadığı görülür. Türkiye tarafından, daha da önemlisi AKP Hükümeti tarafından “kazanılmış” bir ayrıcalık veya öncelik yoktur.

Yıldırım konuşmasında bir de “bende keramet yok” demiş, işte onu doğru demiş.

BilimsoL ekibinden Çise Mıdoğlu hazırladı.
facebook.com/BilimsoL
twitter.com/BilimsoL