Hatay'da tarihe ışık tutan tabletler bulundu

Hatay'da yapılan kazılarda Geç Asur dönemine ait çivi yazıları bulundu.

Toronto Üniversitesi'nin başkanlığındaki, Amerika, İngiltere, İtalya ve Türkiye'den 35 kişilik bir araştırma grubunun kazı çalışmaları sonrası Hatay'da, 2008 yılında keşfedilen bir tapınak alanında, M.Ö. 1200 ile 600'e tarihlenen çivi yazısı tablet arşivi ortaya çıkarıldı.

Tapınağın cella'sında (ana oda) bulunan olası bir arşive ait tabletler Demir Çağı sırasında Asur İmparatorluğu'nun isteklerine ışık tutabileceği düşünülüyor.

Yakın ve Orta Doğu Uygarlıkları Bölümü'nden Yakın Doğu arkeolojisi profesörü Timothy Harrison konuyla ilgili "Geç Asur döneminde, daha eski olan Geç Hitit tapınak kompleksinin yenilendiğini ortaya koyan buluntular, Asur imparatorluk ideolojisinin dinsel boyutuna da ışık tutuyor" dedi.

Harrison açıklamasına ek olarak "Tabletler ve içerdikleri bilgiler, antik dünyanın en büyük güçlerinden biri olan ve Orta Doğu üzerinde kültürel ve politik etkisi uzun süre devam eden imparatorluğun tutkularını aydınlatabilir" görüşünde bulunuyor.

Cella'da aynı zamanda altın, tunç ve demir aletler, libasyon (sıvı adağı) kapları ve oldukça süslü motiflere sahip ayin nesnelerine ait buluntular ele geçirildi.

Tabletlerin bulunduğu Tell Tayinat Höyüğü'ndeki (Hatay, Reyhanlı) Geç Hitit tapınak planını veren yapının bir kısmı 2008'de gün ışığına çıkarılmıştı. Kutsal alanda, Luvice (bir Hitit dili) hiyerogliflerle yazılmış anıtsal stelin Asur seferi sırasında parçalara ayrıldığı anlaşılıyor.

Harrison Tayinat ile ilgili olarak "Tayinat, Asur kralı III. Tiglatpileser tarafından M.Ö. 738'de tahrip edildi, valisi ve idari yönetimiyle birlikte Asur'un bir taşra başkentine taşındı. Uzmanlar uzun süre bunun İncil'de geçen ve Asur'un Tayinat tahribine karşı Yeşeya kehanetiyle bağlantısı olabileceğini tartışıyordu. Luvice anıtların harap edilmesi ve kutsal alanın bir Asur dinsel kompleksine dönüştürülmesi bu tarihsel olayın somut bir göstergesi olabilir." dedi

Tapınağın daha sonra bir büyük bir yangında tahrip olduğu ve kömürleşmiş tuğla ve ağaç parçalarının iç odalarının sağlam olarak günümüze kadar gelmesini sağladığı belirtiliyor.