Genlerle lösemi tedavisi başarıldı

Yeni tedavinin ayırt edici noktası, kanserli hücrelerin yüzeyindeki özgün bir molekülün belirlenip, hastaların kendi bağışıklık sistemi hücrelerine, bu molekülü hedefleyerek yok edecek şekilde genetik mühendislik uygulanmış olması.

Geçtiğimiz hafta bilim dergilerinde üç lösemi hastasının tamamen tedavi olduğu haberi yayımlandı. Erişkinlerde görülen lösemi hastalığının dört önemli türünden biri olan akut lenfoblastik lösemi (ALL)’de, B-hücre adı verilen bağışıklık sistemi hücreleri dönüşüm geçirerek kötü huylu hale gelir. Olgunlaşmamış B-hücrelerinin hızla çoğalması ve kemik iliğini işgal etmesi, olgun hücrelerin üretilememesi ile sonuçlanan bu durum, kemoterapi ve/ya radyoterapi ile durdurulabilir fakat kanserin nüks etmesi, yani bu sürecin tekrarlaması kötü bir seyir izleyeceğine işaret eder.

Lösemi tedavisinde uzun dönemde yaşam beklentisi ise ancak kök hücre nakliyle sağlanabiliyor. Kök hücre naklinin yapılabilmesi için, tümör hücrelerine yönelik baskılama tedavisi sonrasında hastalık kalıntısının olmadığından emin olunması koşulu aranıyor.

Bağışıklık sistemi hücrelerinin her bir grubunda farklı hücre yüzey molekülleri bulunur. Bu moleküller üzerinden hedef patojen mikrobu veya kanser durumunda tümör hücresini tanır ve bağışıklık sistemi yanıtını verirler. New York Memorial Sloan-Keating Kanser Merkezi’ndeki araştırma ekibi, bağışıklık sisteminden bir grup hücreyi, kanserli olan diğer bir grup hücreyi tanıyıp yok edecek bir çalışma tasarladı. Bağışıklık sistemi hücreleri arasında sadece B-hücrelerinde bulunan ve B-hücre yüzey belirteci sayılan CD-19 molekülü tanımak için hedef olarak belirlendi. Nüks etmiş beş B-hücreli ALL hastasının kendi bağışıklık sistemi hücrelerinden bir grup (T-hücreleri) alındı, genetik olarak yeniden düzenlenerek ve CD-19’a özgü antijen reseptörleri hücre yüzeyine eklenerek dolaşıma tekrar verildi. Bu sayede T-hücrelerinin B-hücrelerini CD-19 üzerinden tanıyıp yok etmesi amaçlandı. Verilen T-hücrelerinin, kanserli olan ve olmayan, vücuttaki tüm B-hücrelerini öldürebildiği görüldü. Takip eden aylarda ise, hastalara kemik iliği nakli yapılarak sağlıklı B- ve T- hücrelerini yeniden üretmeleri sağlandı.

Yeni denenen bu yöntemle beş hastanın da lösemileri tamamen tedavi edilmiş oldu. Hastalardaki kanser hücrelerindeki özgül mutasyonları gösteren detaylı gen incelemelerinde (deep sequencing PCR) fark edilemeyecek kadar gerilemiş olduğu gözlendi. Şu anda hastaların 5 ay ile 2 yıl arasında değişen sürelerde kansersiz bir hayat sürdürmeleri başarılmış durumda.

Bu çalışma T-hücrelerinin erişkin akut lenfoblastik lösemi tedavisinde başarıyla kullanıldığı ilk örnek. Pennsylvania Üniversitesi'nden bir ekip de çocukluk çağı lösemilerinin ve kronik lösemilerin tedavisine yönelik çalışmalar yapıyor. Hastanın kendi hücreleri kullanılarak geliştirilen bu tedavi yönteminin, diğer kanserlerin tedavilerinde de kullanılabileceği, ve uzun vadede geleneksel tedavilerin yanında yerini alacağı düşünülüyor

Lösemi


Kanser hücresi bağışıklık sistemi hücresi tarafindan yok ediliyor

Erişkin lösemi hastalığının sınıflandırmasında, birbirine dönüşüm gösterebilmekle birlikte, dört önemli tipten bahsetmek mümkün. Öncelikle, hastalığın akut mu kronik (süregen) mi olduğunun ayrımının yapılması gerekiyor. Akut lösemilere daha çok çocuklarda, kronik lösemilere ise yaşlılarda rastlandığı genellemesini yapmak yanlış olmaz. Akut lösemiler, kemik iliğinin kanserli hücrelerle çok kısa bir süre içinde dolması ve sağlıklı hücreleri üretebilecek kapasiteyi kaybetmesi ile seyrederken, kronik lösemiler daha uzun, yıllarla ifade edilebilecek sürelerde ve sessiz gelişen, olgunlaşmamış kan hücrelerinin dolaşımda ve/ya kemik iliğinde bulunması şeklinde seyrediyor.

Sınıflamada ikinci ayrım ise kanser yapıcı mutasyondan etkilenen kan hücresi grubuna göre yapılıyor. Lenfositik lösemiler, kemik iliğinde bağışıklık sistemi hücrelerine (özellikle T ve B hücreleri) dönüşecek lenfosit gruplarının kanserleşmesini ifade ediyor.

T-hücreleri kanser hücrelerine karşı


T Hücresi

Genetik mühendislik yoluyla T-hücrelerini yeniden düzenlemek, viral vektörler (bir tür gen taşıyıcıları da denebilir) aracılığıyla insan hücrelerinde genetik değişiklikler yapıp bu hücreleri tek bir antijen proteini hedefleyen reseptör hücreler haline getirmek demek. Her hücrenin yüzeyinde çok sayıda farklı antijen proteini bulunuyor. Bu proteinlerin bir kısmı sağlıklı hücrelerde ve onların kötü huylu dönüşüm geçirmiş kanserli formlarında ortak olarak bulunabilirken, bir kısmı belli bir hücre türüne özgül ve ayırt edici özellik gösteriyor. Ancak, tümör hücrelerine özgül olan sadece birkaç antijen protein tanımlanmış durumda, üstelik bu antijeni taşıyan sağlıklı hücrelerin de genetik olarak düzenlenmiş T-hücrelerinin hedefi haline gelme olasılığı var. Birden çok antijen hedeflendiğinde bu olasılığı azaltmak mümkün olabilir. Bu nedenle son çalışmalarda, iki antijeni tanıyabilen T-hücreleri deneniyor. Bu şekilde hem T-hücrelerinin tümör hücrelerine duyarlılıkları artırılıp, hem de olumsuz yan etkilerinin azaltılması hedefleniyor. Aynı ekip, bu yöntemi prostat kanseri hücrelerinde deneyip başarılı olmuştu.

BilimsoL ekibinden Ekin Sönmez hazırladı.
facebook.com/BilimsoL
twitter.com/BilimsoL

Kaynak:
1. http://www.newscientist.com/article/mg21729104.100-gene-therapy-cures-le...
2. Combinatorial antigen recognition with balanced signaling promotes selective tumor eradication by engineered T cells Nature Biotechnology. http://www.nature.com/nbt/journal/v31/n1/full/nbt.2459.html